görsel



Dünya edebiyatının en tartışmalı isimlerinden Anaïs Nin hayatı boyunca başkalarının kaçtığı, cinsellik, kürtaj, ensest ve evlilik dışı ilişkiler gibi konuları yazdı. Nin’in, Henry Miller ve eşi June’la ilişkisinden de beslenip kaleme aldığı, “kadın gelişiminin öyküsü” diye nitelendirdiği beş kitaplık İçsel Kentler serisi şairane üslubu ve dürüstlüğüyle iz bırakan bir başyapıt oldu. Serinin dördüncü kitabı Aşk Evindeki Casus’ta ise gizemin cazibesini de kullanan Sabina, bir yalan makinesiyle karşı karşıya kalıyor.

1950’lerde New York. Sabina rasgele bir telefon numarası çeviriyor. Çünkü herkesin uyuduğu gece saatlerinde bir yabancının sesini duymak iyi geliyor nedense. Sessizlikten korkan birinin telaşıyla anlatıyor yabancıya, soluksuzca, taşkınca. Bir yanda vazgeçemediği eşi Alan, öte yanda başka bedenlerin hikâyeleri.

Aşk Evindeki Casus’ta üzerindeki gözlerin farkında olan bir kadın yürüyor kalabalıkta ve Anaïs Nin sevginin peşindeki parçalanmış özü ne kadar iyi anladığını kanıtlıyor bir kez daha.

“Bir düzyazı/şiir rüyası: İç hayatın ve çağrıştırdığı imgelerin lirik bir kutlaması.”