Avrupalı üye devletlerden oluşan, devletler arasında birlik, bütünlük, dayanışma ve barışın tesisini, sağlayan bir birliktir. Birleşik bir Avrupa fikri, özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında yeni savaşların önlenmesi, kıtada totaliter yapıların oluşmasının önüne geçilmesi, kalıcı barışın tesis edilmesi gibi fikirlerin sonunda 1945 ve 1950 arasında, Konrad Adenauer, Winston Churchill, Alcide de Gasperi ve (bkz: Robert Schuman)’ın aralarında olduğu bir grup devlet adamı, ulusları yeni bir çağa adım atmaya ikna etmek için çeşitli girişimler hayata geçirmişlerdir. Bunların sonucunda Fransız Dışişleri Bakanı Robert Schuman, başlangıçta Jean Monnet tarafından tasarlanan bir fikri (Monnet Planı) ele alarak 9 Mayıs 1950’de Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nun (AKÇT) kurulmasını sağlamıştır. Bu girişimi 1951 yılında imzalanan Paris Antlaşması izlemiştir. Bu antlaşma ile Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ve EURATOM kurulmuştur. Birleşmiş bir Avrupa fikrini savunan ve AB kurucusu ilk altı devlet olan Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg, bundan sonra “Altılılar” olarak anılmaya başlanmış ve entegrasyon ve genişleme süreçlerinde aktif bir rol oynamaya başlamışlardır.
1965 yılında Brüksel’de imzalanan birleşme antlaşması ile AET, EURATOM ve AKÇT birleşerek Avrupa Topluluğu’na (AT) dönüşmüştür. Bu tarihten sonra üye devletler arasında gümrük vergileri 1 Temmuz 1968’de tamamen kaldırılmış ve 1960’larda özellikle ticaret ve tarımda ortak politikalar oluşturulmuştur.
Berlin Duvarı’nın yıkılmasının ardından 3 Kasım 1990’da iki Almanya’nın birleşmesi, Merkezi ve Doğu Avrupa ülkelerinin Sovyetler Birliği denetiminden kurutulması ve demokratikleşmeleri, Aralık 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılması sonucunda Avrupa’nın siyasi dengeleri değişmeye başlamıştır. Bunun sonucu olarak Maastricht’te imzalanan antlaşma sonucunda AT, AB’ye dönüşmüştür. Bu antlaşma ile:
* 1999 yılına kadar parasal birliğin tamamlanması,
* Avrupa vatandaşlığının oluşturulması,
* Ortak dış ve güvenlik konuları ile adalet ve içişlerinde işbirliği politikaları oluşturulması,
* Karar alma süreçlerinde değişiklik yapılarak parlamentonun karar alma süreçlerinde daha etkin bir konuma getirilmesi,
* Bakanlar konseyi tarafından nitelikli çoğunluk ile karara bağlanan alanların arttırılması (veto edilebilecek alanların daraltılması),
* Bölgeler komitesi, ombudsman gibi yeni kurumların oluşturulması kararlaştırılmıştır.
Maastricht Antlaşması AB’nin 3 sütunlu bir yapıya dönüşmesini sağlamıştır. İlk sütunu Avrupa Toplulukları (AET, EURATOM, AKÇT), İkinci sütunu kararların oy birliği ile alındığı Ortak dış ve güvenlik politikası ve üçüncü sütunu da yine kararların oy birliği şeklinde alındığı Adalet ve İçişleri Alanında İşbirliği politikaları oluşturmuştur.
1999 yılında imzalanan Amsterdam Antlaşması ile AB’ne üye olmak isteyen devletler için Kopenhag Kriterleri’ni yerine getirmeleri zorunlu tutulmuştur.