görsel


Japonya, 1931 yılında Mançurya'yı işgalinin ardından, bölgede su teminini sağlamak ve hastalıkların incelenmesi amacıyla bir tesis kurmuş ve adına da 731. Birim demiştir.

İkinci Dünya Savaşına kadar bu tesiste çalışmalarını sürdüren Japon İmparatorluk Ordusu, tesis içerisinde hastalıkları takip etme, salgınlara mücadele adı altında deneyler yapmaya başladı. Fakat elbette asıl amaç bunlardan ziyade binlerce masum insan üzerinde deneyler yapmak kaydıyla, biyolojik ve kimyasal silahlar üretmekti.

Tesiste çalışanların haricinde başka birisinin girmesi yasak olan birimde, yıllar boyunca insanlık tarihinin belki en utanç verici deneyleri yapılmış, yüzbinlerce insan öldürülmüştür. İğrençlik ve vahşet anlamında en berbat şeyler yaşanmıştır. Girişin, hatta yakınlaşmanın bile yasak olduğu bu tesis, içeride neler olup bittiği konusunda hiçbir fikirleri olmasa da çevre halkının çok koktuğu bir yerdi. Çünkü kamyonlarla uzak yerlerden getirilenlerin bir daha dışarı çıktığı görülmemişti.

Tesiste yaşananlar ise gerçekten izine az rastlanan cinstendi. Çinli ve az sayıda Rus esirler, bilimsel araştırmalar için denek olarak kullanılıyordu. Gerek ordu doktorları, gerek insan denekleri kaçırmak istemeyen üniversite doktorları, ‘’maruta’’ adını verdikleri (Japonca odun kütüğü) esirleri, tesisin ortasında, basınç odalarında haşlıyor ve ölülerin iç organlarını, inceleme bahanesi ile kesip biçiyorlardı.