görsel

Yirminci yüzyılın ortasında yer alan her eylem Sovyet girişimi açısından bir tutumun benimsenmesini varsayar ve kapsar.

Bilime ilgilerini görelilik, olasılık, uylaşımcılık, simgecilik ve semitoik gibi terimlerde tanımlarken ve daha iyi bir toplumun kurulması için bilimleri ve dolayısıyla bilimcileri bir Birlik altına getirmenin zorunluğunu vurgularken, mantık dedikleri şeyde “ahlak” olmadığnı, bir tür “hoşgörü ilkesi”nin geçerli olduğunu ileri sürdüler. Neurath’tan Carnap’a, Wittgenstein’a, Sovyetler Birliği için duygudaşlıkları öylesine güçlüydü ki, pozitivist olduklarını unutarak sık sık tarihsel materyalistler olarak davrandılar. Sonuçta politik ilgileri yalnızca entelektüeller arasında değil, ama J. Edgar Hoover denetimindeki FBI gibi kurumlar tarafından bile dikkatle izlenir oldu.

Kapsamlı arşiv araştırması üzerine dayanan kitap Soğuk Savaş sırasındaki Amerikan entelektüel tarihinin önemli bir bölümünü ele almaktadır. Köklerini Soğuk Savaş sırasındaki anti-komünizmden alan entelektüel ve politik güçlerin beklenmedik bir bileşiminin nasıl hem üniversitelerin eğitim programlarını hem de giderek önde gelen felsefecilerin üstlendikleri araştırmayı bile şekillendirdiğini ortaya koyar. Kitap bilim felsefecileri ve tarihçileri, düşünce tarihçileri ve Soğuk Savaş araştırmacıları için ilgi çekicidir.