görsel


Karun hazinelerinin en değerli parçası olan Kanatlı Denizatı Broşu’nun 2 bin 500 yıllık hikayesinde başına
gelmedik kalmadı. İki kez kaçırıldı, dünyayı dolaştı ve sonunda ait olduğu topraklara geri döndü. Bu hafta
itibariyle Uşak’taki yeni müzesinde yeni hayatına merhaba diyor. İşte adı ‘lanetli’ye çıkan broşun filmlere taş
çıkartan öyküsü.
Haziran güneşi Uşak tepelerinin ardında çoktan batmış, ay ışığının ve gaz lambalarının aydınlattığı bir
hendeğin dibinde beş köylü kazma sallamaya devam ediyordu. Kazdıkları dört metrelik çukurun dibinden gelen
yorgun ama heyecanlı ses tepelerde yankılandı: "Bulduk! Mezarı bulduk!"
Beş köylünün Aktepe tümülüsünde yaptıkları kazıdan tam 520 parça mücevher çıktı. M.Ö. 600'lü yıllarda bu
topraklarda hüküm sürmüş Lidya Kralı Karun'un hazinelerinin küçük bir parçası...
Yıl 1968'di, aylardan haziran. Anadolu topraklarında arkeolog kılıklı tarihi eser kaçakçıları fink atıyor,
buldukları eserleri apar topar ülkeden kaçırıyorlardı

"Bizi buraya Ahmet Bülbül adında Yenişehirli bir antikacı getirmişti. Elinde mezarın yerini gösteren bir
harita vardı. Tarif ettiği yeri kazınca dört duvar bir mezar, mezarın içinde de bu hazineyi bulduk. Tam 520
parça... Ama içlerinde bir parça diğerlerinden hemen ayrılıyordu, eşsiz bir şey olduğu belliydi." Bu cümleler
kazıya katılan beş Uşaklı köylüden biri olan Kemal Çakar'a ait. Bahsettiği o eşsiz parça da yıllardır konuşulan,
Karun hazinelerinin en nadidesi, meşhur Kanatlı Denizatı Broşu.
Kemal Çakar bugün 75 yaşında. Tam 50 yıl önce, henüz 25 yaşında bir delikanlıyken, dört arkadaşıyla birlikte
Kanatlı Denizatı Broşu'nu bulmuşlar. Daha dün gibi tüm ayrıntılarıyla anlatıyor 1968'in 6 Haziran gününü.
"Her yerde Amerikalılar kazı yapıyor, bulduklarını kaçırıyordu. Bizim hazinede denizatı görünümlü bir broş,
bilezikler, kolyeler, bir tane de vazo vardı. Hepsini Dinarlı başka bir antikacıya sattık. Bize adam başı 78 bin
lira verdi. Bugünün parasıyla bir traktör parası ancak eder."