Manisa tarihçesi
Manisa dolaylarının M.. III. bin yılda birçok yerleşime sahne olduğunu son yıllarda gerçekleştirilen araştırmalar ortaya koymuştur. Ayrıca, günümüzde Saruhanlı ilçesi sınırları içinde kalan Alibeyli, Araplı, Hacırahmanlı ve Halitpaşa'da elde edilen “siyah cilalı” buluntular M.. IV. bin yıla; Nuriye ve Ulucak'taki “kaba cilalıları” M.. V. bin yıla tarihlendirilmektedir.
Magnesia'nın M.. II. bin yıla ilişkin bilgileri yazılı kaynaklarda yer almıştır. Plinius, Magnesia'nın ‘Sipyleum' diye adlandırıldığını, ama daha önceleri ‘Tantalis' denildiğini belirtmiştir. Tantalis kenti ile mitolojik kişiliği ve tarihsel kimliği örtüşen Kral Tantalos adı arasında bir bağ kurulabileceği üzerinde durulmaktadır. Tantalos, kızı Niobe, oğlu Pelops mitolojik kişilikleri ile karşımıza çıkar. Niobe / Ağlayan Kaya doğal anıtı, Pelops Tahtı Sipil Dağı'nda bulunmaktadır.
Toteles ve Cicero'nun anlatımlarına bakılırsa, Tantalis kenti bir yer sarsıntısıyla yıkılarak sular altında kalmış, yerine Sipylos kenti kurulmuştur. Sipylos kentinin Frigler tarafından kurulmuş olabileceği üzerinde durulmaktadır. Bölgede Friglerin ve Lidyalıların egemenlik kurduğu yıllarda, Manisa tarihinde yeni bir dönemin başlamıştır. Bu dönemde Tantalis ya da Sipylos kentlerinin adı anılmaz; onların yerine“Sipylos yanındaki Magnesia” yani ‘Magnesia ad Sipylum' kenti çıkar. “Magnesia” adı Thesselia'da Pelion Dağı'nda oturdukları söylenen Magnetler'e bağlanmaktadır. Magnesia'nın Magnetler tarafından kuruluşu söylence bağlamında dile getirilmektedir. “Magnesia'nın, eski Tantalis ve Sipylos kentlerinden 5 km daha uzakta ve vadide kurulmuş olduğu tahmin edilmektedir.
Magnesia; Lidya, Pers, Makedonya (Büyük İskender ve Diadokhlar devirleri), Pergamon (Bergama), Roma ve Bizans egemenliği altında kalmıştır. Manisa dolaylarında Hititlerin ve Friglerin etkisi görülmüştür. Manisa'nın Akpınar mevkiindeki Kybele kabartması Hititlere aittir. Kaya mezarlarının varlığı Frig etkisinin buralara uzandığını göstermektedir.
Manisa, Saruhan Bey tarafından 1313 yılında Bizanslılardan alınmış, Türk egemenliğinde seçkin bir şehir konumuna yükselerek varlığını sürdürmüştür. Saruhanoğulları Beyliği'nin başkenti olarak tarih sahnesine yeni bir kimlikle çıkmıştır. zellikle Saruhanoğlu Muzafferettin İshak Bey dönemindeki başkent Manisa, anıtsal yapılarla donatılmıştır.
Manisa 1410 tarihinde Osmanlı Devleti topraklarına katılmıştır. Osmanlılar Döneminde Manisa, Sancak merkezi olarak adını duyurmuş, 1437 – 1595 tarihleri arasında Osmanlı şehzadeleri tarafından yönetilmiştir. Ünlü padişahlardan II. Murad, Fatih, Kanuni, II. Selim, III. Murad, III. Mehmed Saruhan Sancakbeyi olarak görev yaptıktan sonra buradan tahta çıkmışlardır. Şehzadeler dönemi Manisa için bir “İkbal Devri” olmuştur. Kent anıtsal yapılarla süslenmiş, Batı Anadolu'nun en önde gelen siyaset, eğitim ve kültür odağı durumuna gelmiştir. Bundan dolayı da “Şehzadeler Şehri” sanıyla anılmıştır. İmparatorluğun duraklama dönemiyle birlikte, Manisa'da da ticari ve sosyal hayatın sönükleşmeye başladığı görülmektedir.
17. Yüzyılın başından itibaren Manisa ve yöresinde eşkıyalar türemiştir. Bunun yanısıra isyanlar, depremler, yangınlar ve kötü yönetim halkın huzurunu kaçırmıştır. Bir liman kenti olarak İzmir'in ön plana çıkmaya başlaması bu döneme rastlamaktadır. Ayanlardan Karaosmanoğulları Batı Anadolu'da Aydın, Manisa ve İzmir yöresinde yüzyıldan fazla bir zaman egemen olmuşlar, bölgede eşkıyalık hareketlerini önleyerek görece bir huzur ortamı sağlayabilmişlerdir. Karaosmanoğulları döneminde Manisa'ya; başta Muradiye Kütüphanesi, Yenihan ve Çeşnigir Kütüphanesi olmak üzere birçok eser kazandırılmıştır.
Manisa, 25 Mayıs 1919'da Yunanlıların işgaline uğramış, tarihin en karanlık ve acı günlerini yaşamıştır. Kurtuluş Savaşı'nda kaçan düşman tarafından ateşe verilen yerleşimlerden biri olmuştur. 8 Eylül 1922'de kurtarıldığında kent adeta bir “yangın yeri” görünümündedir. Bu arada Alaşehir, Salihli, Ahmetli ve Turgutlu ilçe merkezleriyle yakın köyler de yakılıp yıkılmıştır. Cumhuriyet ile birlikte, Manisa da yeni tarihi süreçteki yerini almıştır. 1923 yılında bütün mutasarrıflıkların vilayet sayılması üzerine Saruhan Sancağı da vilayet kimliğini almış, 1927'de ‘Saruhan' adı ‘Manisa' olarak değiştirilmiştir.
Manisa Rehberi 2012, Manisa Valiliği Kültür Tanıtım Yayını. Yüzölçümü 1.345.830 hektardır. İl alanının; 515.193 hektarı tarım (%38), 37.873 hektarı çayır – mera (% 3), 500.776 hektarı orman – fundalık (%37), 291.988 hektarı tarım dışı arazi (%22) olarak dağılım göstermektedir. Ege Bölgesi'nde yer alan il topraklarının büyük bölümü Gediz Havzası içinde, küçük bir bölümü de Bakırçay Havzası içindedir. İl merkezi yüksekliği 71 m. , merkezde en yüksek nokta ise Spil Dağı- 1513 m.'dir. Manisa'da Akdeniz iklimi ve doğuya doğru karasal iklim hakimdir. Batıdan doğuya ve kuzeye doğru sırasıyla Akdeniz-Geçiş-Karasal iklim görülmektedir. Manisa il alanında doğudan batıya doğru gidildiğinde toprak, iklim ve topografya gibi çevre şartları farklılık göstermektedir. Bu farklılık bitki örtüsüne de yansımaktadır. Yükseltiye bağlı olarak ova bitkileri, makiler, kuraklığa dayanıklı ve sürekli yeşil kalabilen Akdeniz bitkileri ve ormanlar şeklinde bir yayılma göze çarpmaktadır. Ormanlık alanlarda palamut, meşe, kızılçam, karaçam hakimdir. Yaygın maki türleri ise geniş yapraklı taş ıhlamuru, mastık, kocayemiş, funda, ladin, zeytin az miktarda da defne, kuşkonmaz ve üvezdir. Kaynak: Manisa Turizm Master Planı
Fauna
İlde bulunan hayvan türleri 2013 yılı verilerine göre adet olarak sığır 240.522, koyun 718.126, keçi 191.272, tavuk 31.588.706, hindi 460.461, manda 517, katır 241, eşek 3.121, deve 26, at 1.784, arı kovanı 74.952 adettir. Kaynak:http://www.manisa.gov.tr/ortak_icerik/manisa/Say%C4%B1larla%20Manisa/Say%C4%B1larla%20Manisa%202013.pdf
Ekonomik Yapı
Osmanlılardan önce, Saruhanlı Beyliği'nin merkezi ve Osmanlı Dönemi boyunca da Ege Bölgesi'nin en gelişkin tarım ve ticaret merkezlerinden biri olan Manisa, XIX. yy. sonlarında pazar için üretime ilk açılan yörelerdendir. Pazara açılma sürecinden en çok etkilenen kesim tarım olmuş ve ilde pamuk, tütün, zeytin gibi sanayi bitkilerinin üretimi yaygınlaşmıştır. 1950'lere değin il, sanayi ürünleri bakımından da yakın çevresinin gereksinimlerini karşılayabilen görece canlı bir küçük imalat merkezi idi. Bu yıllarda, ülke çapında yaygınlaşan karayolları, yeni merkezlerin gelişmesine yol açtı. İzleyen dönemde Manisa, sanayi kesimindeki gibi tarımsal ürünlerin pazarlanmasına dayanan ticarette de, yalnızca 42 km. uzaklıktaki İzmir'in denetimine girdi. Hatta, İzmir metropoliten alanının bir parçası oldu. 1970'lerde ise, tarım kesiminde elde edilen birikimin sanayiye yönelmesi ve 1971'de Manisa Organize Sanayi Bölgesi'nin açılmasıyla, Manisa il dışı sermaye için çekici bir yatırım alanı durumuna geldi. Ancak bugün il ekonomisinin temelini hala tarım kesimi oluşturmaktadır. Manisa tarımının en belirgin özelliği, ürün çeşitlenmesi ve pazara açılmanın ülkenin başka yerlerine göre çok erken başlamış olmasıdır. Bunda en temel etken, ilin hem coğrafi konumu hem de doğal koşullarının elverişliliğidir. İklim koşulları, toprak özellikleri ve doğal su kaynakları açısından yöre, tarıma son derece elverişlidir. İlin bu denli zengin bir tarımsal üretim bölgesi olması, Manisa'da bir yandan kırsal niteliğin günümüze değin ağır basmasına, öte yandan, çoğu ilde gözlenen "tek merkezli il" olgusunun kırılmasına ve orta büyüklükte kentlerin doğmasına neden olmuştur. Manisa kenti 2000 yılında 278555 olan nüfusuyla ilin en büyük ve kentsel niteliği en ağır basan yerleşmesi olmasına karşın, ildeki tek önemli kent değildir. Nüfusu yüz bine yakın ya da yüz bini aşmış durumdaki Akhisar, Alaşehir, Salihli, Turgutlu zengin tarımsal üretimleriyle gelişme olanağı bulmuş, önemli kentsel yerleşmelerdir. Manisa'da nüfusun iktisadi faaliyet kollarına göre durumu irdelendiğinde tarım, avcılık, ormancılık ve balıkçılık kollarında çalışan nüfusun tüm çalışan nüfusa oranının %68.8 olduğu görülmektedir. Bunu %10.2 ile toplum hizmetleri ve %9.4 ile imalat sanayi izlemektedir. Kaynak: - Manisa Rehberi 2012, Manisa Valiliği Kültür Tanıtım Yayını. - Kaynak: Manisa Turizm Master Planı
Manisa
Manisa İlçeleri
KULA : Nüfusu: 45.892 kişi. Yüzölçümü: 918,41 kilometrekaredir. Etrafı tepelerle çevrili, çanak şeklinde volkanik bir arazi üzerinde kurulmuş olan Kula’nın, kuzeyinde Demirci ve Selendi, güneyinde Alaşehir, doğusunda Eşme (Uşak), batısında Salihli ilçeleri yer almaktadır. Kula civarındaki volkanik bölgeye antik dönemde Katakekaumene adı verilmektedir. “Yanık, yanmış arazi’’ anlamına gelen bu ifade, Amasyalı Strabon (İ.Ö.54–İ.S.24), Vitruvius (İ.Ö. I. yy.), Byzantionlu Stephanos (6–7 yy.) ve Eusthatios (12 yy.) adlı antik yazarların eserlerinde görülmektedir. Katakekaumene’de kalite bakımından rakiplerinden hiç de geri kalmayan şarabınınüretildiği bağlar dışında, her taraf çoraktır. Ovanın yüzü küllerle kaplanmıştır. Dağlık ve kayalık olan arazinin simsiyah oluşu buradaki yangınlara bağlanmıştır. Katakekaumene’nin, güneyde bu günkü Kula ve Esenyazı, kuzeyde Gediz nehri, batıda Gökçeören/Menye (Maionia) ve doğuda Kollyda (İncesu/Gölde) ile çevrili alan olduğu ispatlanmıştır. Katakekaumene’deki Maionia ve Kollyda isimli iki kentin, Sardes’den (Sart) başlayarak, Pers (İran) devletinin Suşa şehrine giden dünyanın ilk ticaret yolu Kral yolu üzerinde kurulmuş oldukları görülmektedir. Diğer kentler ise Thermai Theseos (Şehitlioğlu), Tabala (Güvercinlik), Satala (Sandal) kentleridir. Bununla birlikte çok sayıda antik köy, daha çok Gediz nehrine yakın yerlerde kurulmuşlardır. Bu köyler ise Körez’de Koresa, Ayvatlar’da Dora, Hamidiye civarında Alkileura, Dima, Kerbia ve Axiotta, Ayazören’de de İaza isimli yerleşimler bulunmaktadır. Kula, Anadolu beylikleri zamanında Germiyanoğulları Beyliği’ne bağlıdır. Germiyan beyi Süleyman Şah’ın kızı Devlet Hatun’un 1381 tarihinde Osmanlı padişahı I. Murat’ın oğlu Yıldırım Beyazıt ile evlenmesi sırasında beyliğe ait Kütahya ve civarını çeyiz olarak Osmanlılara verilir. Bunun sonucunda Süleyman Şah, Kula’ya çekilerek burayı başkent yapar. Süleyman Şah’ın ölümünden sonra Osmanlıların idaresine giren Kula, 1402 yılında Timur tarafından Anadolu Beyliklerinin eski topraklarının kendilerine verilmesi neticesinde Germiyanoğulları Beyliği’ne geçmiş ise de Germiyanoğlu Beyi Yakup Bey’in 1428 yılında ölümünden sonra, Osmanlıların idaresine yeniden geçmiş ve Kütahya ilinin bir kazası olarak Osmanlı idaresine katılmıştır. 1896 yılına kadar Kütahya’ya bağlı kalmış ve bu tarihten sonra Manisa’ya bağlanmıştır. Kula ilçesi, Akdeniz iklimi ve karasal iklim arasında bir eşik niteliğinde olmasından dolayı bitki örtüsünde değişiklikler göstermektedir. Bu nedenle meyve ve zeytin gibi ürünlerin yetişmesine müsaittir. Kula, dünyada üne sahip Kula evlerinin yanı sıra, inanç, doğa, kültür, sağlık ve kent turizmine uygun bir ilçedir. Kula, Ege Bölgesi’nin en büyük yerleşim birimi olan İzmir’e 147 kilometre, Manisa’ya 118 kilometre uzaklıkta bulunmaktadır, İzmir – Ankara (D–300) Karayolu üzerinde yer almaktadır. Bölgesel demiryolu ağında Manisa, İzmir’i Anadolu’ya bağlayan iki demiryolu hattı üzerinde bir kavşak noktasıdır. Kaynak: - Marka Şehir Manisa 2013, 251 Bin Dev Öğrenci Kültür Yayını - TÜİK Başkanlığı - Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü
YUNUS EMRE : Nüfusu: 199.683 kişidir. 06/12/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6360 Sayılı 13 İlde Büyük Şehir ve 26 İlçe kurulması ile ilgili Yasayla Manisa İlinin Büyük Şehir statüsüne alınmasından dolayı İl merkezinin 2 İlçeye ayrılması sonucu Yunus Emre İlçesi kurulmuştur. Kaynak: TÜİK Başkanlığı
KIRKAĞAÇ : Nüfusu: 46.160 kişi. Yüzölçümü: 549,40 kilometrekaredir. Manisa’nın kuzey batısında yer alan Kırkağaç’ın kuzeyinde Savaştepe, güneyinde ve doğusunda Akhisar, batısında Soma ve Çamlıca Dağı, kuzeydoğusunda Musluk Dağları bulunur. Manisa’nın küçük ilçelerinden biridir. Kırkağaç, ilk çağda Batı Anadolu’nun kuzeyinde “Mysia” olarak isimlendirilen coğrafi bölge içerisinde yer alır. Yortan (bugünkü Bostancı) kazılarında İ.Ö. 3000-2500 yılları arasında tarihlenen arkeolojik buluntulara bakıldığında, Yortan kültürüne ilk olarak sahne olan ilçe olduğu görülmektedir. Kırkağaç’ın hemen yakınlarında çok sayıda prehistorik yerleşimin yanı sıra, Nakrason (Bakır – Harta yöresi), Kalandos (Gelenbe), Tibbe (İlyaslar), Stratonikeia (Siledik) gibi antik yerleşimler bulunmaktadır. Osmanlı Devletinin idari yapılanmasında Kırkağaç, 1326 yılında kurulan Anadolu Beylerbeyliğine bağlı, devletin ilk kurulan sancaklarından olan Hüdavendigar Sancağının Tarhala kazası (bugünkü Soma Darkale) bünyesinde yer almıştır. Tarhala, Hüdavendigar Livası içerisinde yer alan yirmibeş kazadan birisidir. Beylikler dönemindeki tahrir kayıtları dikkat alındığında, Kırkağaç’ın kuruluş tarihinin 1350 ile 1380 yılları arasına tekabül ettiği belirtiliyor. Kırkağaç, Manisa merkezine 74 kilometre, Akhisar’a 23 kilometre, Soma’ya 13 kilometre uzaklıktadır. İstanbul-İzmir karayolu Kırkağaç’a bağlı Gelenbe beldesinden geçmektedir. Özel araçları ile ilçeye gelecek olanlar, İstanbul-İzmir yolunu kullanarak Gelenbe kasabası yol ayrımından veya Akhisar ilçesindeki yol ayrımından Kırkağaç’a ulaşabiliyor. Ayrıca Balıkesir-Savaştepe-Soma Bergama-Kınık-Soma istikametini kullanarak da Kırkağaç’a ulaşılıyor. Ayrıca tren ve otobüs yoluyla ilçeye ulaşmak mümkün. Verimli topraklara sahip Kırkağaç’ta Gelenbe Ovası, Karakurt ve İlyaslar Ovası, Bakır Ovası, Kırkağaç Ovası bulunuyor. Bu topraklarda yetişen ürünler ilçenin zenginleşmesinde büyük önem taşıyor. Ekonomisi tamamıyla tarıma dayalı Kırkağaç’ta zeytin, domates, üzüm yetişirken, Kırkağaç kavunu da ülke çapında büyük üne sahiptir. Kaynak: - Marka Şehir Manisa 2013, 251 Bin Dev Öğrenci Kültür Yayını - TÜİK Başkanlığı - Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü
AKHİSAR : Nüfusu: 161.918 kişi. Yüzölçümü: 1.706,98 kilometrekaredir. Akhisar; Ege Bölgesi’nin kuzeyinde aynı adlı ovada kurulmuştur. Türkiye’nin sekizinci, Manisa’nın ise en büyük ilçesidir. Akhisar’ın doğusunda Gördes, güneyinde Gölmarmara, batısında Saruhanlı, kuzeyinde Kırkağaç, Soma, Balıkesir’in Sındırgı ilçesi yer almaktadır. Akhisar tarih boyunca Hititler, Akadlar, Lidyalılar, Romalılar, Bizanslılar, Saruhanlılar ve Osmanlılar yönetiminde kalmıştır. Lidyalılar zamanında senatosuyla, kalabalık nüfusuyla ve zenginliğiyle önemli bir şehir olmuştur. Akhisar’ın tarihi MÖ 3000’li yıllarda İskitler ile birlikte akınlar gerçekleştiren Amazonlar’ın bir kolu Lidya’ya kadar uzanıyordu. Akhisar da bu güzergahtaki karargahlardan biri olmuştu. Akhisar M.Ö. 24 yılında büyük bir deprem sonucu yıkılana kadar Amazon komutanlarından Thyateira’nın adıyla anılmaktaydı. Thyateira kuruluşundan sonra Helen Rumları tarafından Pelopia, Polonya, Ohipko, Semiramis gibi isimlerle anıldı. 1307 yılında Türklerin yönetimine geçince, Aspro-Kastro adı Türkçeleştirilerek Akhisar haline gelmiş, 1390 yılında Osmanlı Türklerinin yönetimine geçmiştir. 1923 yılına kadar Saruhan Sancağı’nın kazası olarak yönetilen Akhisar, 1923 yılında Saruhan Vilayet olduğundan o şehre bağlı kaldı, 1927 yılında ise Saruhan’ın adı Bakanlar Kurulunca Manisa Vilayeti olarak değiştirildi. Akhisar’da, Manisa ilinin kazası oldu. Akhisar’ın demiryolu ve karayolu ile yakın il ve ilçelere bağlı oluşu ekonomik yönden ilçeyi güçlü duruma getirmiştir. Toprakları verimlidir. Ege Bölgesi’nin en büyük tütün üretim merkezi iken son yıllarda zeytin en önemli ürün haline gelmiştir. Buğday, arpa, mısır, pamuk ve baklagiller ve bahçe ürünleri öneme sahiptir. Bu ürünlerin bir bölümü kentte işlenir. Bu nedenle zeytin işleme tesisleri, zeytinyağı fabrikaları, çırçır, tütün işleme atölyeleri kurulmuştur. Akhisar, İzmir Limanına 92 km, Adnan Menderes Havalimanı’na 110 kilometre uzaklıktadır. Ayrıca Akhisar İzmir-İstanbul ve Salihli- Bergama karayolları üzerindedir. Akhisar’ın ulaşım yönünden diğer bir özelliği de çevresindeki ilçelerin birbirlerine ulaşmalarında merkez olmasıdır. İzmir-Bandırma ve İzmir-Ankara trenleriyle de ilçeye ulaşım mümkündür. Akhisar'ın Manisa'ya uzaklığı ise 48 km'dir. Kaynak: - Marka Şehir Manisa 2013, 251 Bin Dev Öğrenci Kültür Yayını - TÜİK Başkanlığı - Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü
SELENDİ : Nüfusu: 22.047 kişi. Yüzölçümü: 700,97 kilometrekaredir.Manisa iline bağlı Selendi ilçesi; il merkezinin doğusunda, Kıyı Ege Bölümünden İç Ege Bölümüne geçiş alanında, Uşak il sınırında yer almaktadır. Bu gün Manisa İline bağlı bir ilçe olan Selendi, 1282 yılına kadar Latince ismi ile “Slandos” olarak anılmaktaydı. Slandos şehri bugün ilçe sınırları içerisindeki Karaselendi Köyü’nün harabelerinin olduğu yerde kurulmuş olup, bu şehir M.Ö.7. yüzyılda “Lidyalılara” ait ve Lidyalıların başkenti Sart’a bağlıydı. Lidya devletinin M.Ö.7.yüzyılda Pers Kralı Krios’un baskınına uğraması ile Sard ve Slandos şehirleri büyük yıkımlar görmüştür. Bu şekilde Slandos şehri Persler’in egemenliği altına girmiştir. Ardından sırasıyla Makedonya ve Roma imparatorluklarının himayesine giren Slandos şehrinde M.S.1282 yılına kadar da Bizanslıların hükümranlığı devam etmiştir. Germiyan Beyliğinin kurucusu Germiyan (Yağız) oğlu Alişir Bey M.S.1282 yılında Alaşehir ve Kula ile birlikte Selendi’yi de Bizanslılardan geri almış ve bu tarihte Selendi ilk defa Türk topraklarına katılmıştır. Daha sonra (1399-1400) yıllarında Kula ve Selendi Osmanoğulları’na katılmış ve Bursa’ya bağlanmıştır. Selendi ilçesi daha sonra Bursa’dan alınarak Manisa Sancağı’na bağlanmıştır. Kurtuluş Savaşı dönminde düşman işgaline uğrayan ilçe, 3 Eylül 1922 yılında ise işgalden kurtulmuştur. Cumhuriyet döneminde Kula ilçesine bağlı bir nahiye iken 1954 yılında Manisa’ya ilçe olarak bağlanmış ve günümüze kadar da bu konumunu sürdürmüştür. Arazinin dağlık ve engebeli oluşu tarım alanlarını sınırlandırırken, küçükbaş hayvancılığa imkan tanımıştır. Son yıllarda keçi üretiminin devlet tarafından kısıtlanması ile ahır ve besi hayvancılığı gelişme göstermiştir. Ayrıca kümes hayvancılığı da gelişmektedir İlçe, Ankara-İzmir karayoluna 16 kilometre, Simav’a 56 kilometre, Demirci’ye 60 kilometre, Uşak’a 77 kilometre, Salihli’ye 86 kilometre, Kula’ya 38 kilometre uzaklıktadır. Selendi'nin Manisa'ya uzaklığı ise 155 km'dir. Kaynak: - Marka Şehir Manisa 2013, 251 Bin Dev Öğrenci Kültür Yayını - TÜİK Başkanlığı - Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü
ALAŞEHİR : Nüfusu: 99.504 kişi. Yüzölçümü: 1.015,26 kilometrekaredir. Alaşehir, Ege Bölgesi’nde Bozdağlar’ın kuzeye bakan yönünde üç tepeler üstüne kurulmuştur. Batısında Salihli, doğusunda Sarıgöl ve Eşme, güneyinde Nazilli ve Kuyucak, kuzeyinde ise Kula yer almaktadır. Deniz seviyesinden yüksekliği 189 metre olan Alaşehir’in Manisa merkeze uzaklığı 109 kilometredir. Alaşehir M.Ö. 150-138 yılları arasında Bergama Kralının kardeşi II. Attalos Philadelphos tarafından kurulmuştur. Bu nedenle yerleşim biriminin ilk adı “Kardeşseverlik” anlamındaki Philadelphia’dır. Bergama Krallığı dönemindeki önemini Romalılar döneminde de koruyan Philedelphia,,Romalıların Anadolu’daki en önemli merkezlerinden biri olmuştur. Romalılar döneminde daha da gelişen Philedelphia M.S. 40 yıllarında Hristiyanlığı kabul etmiştir..Bu tarihten itibaren dini açıdan da önem kazanmaya başlamıştır. Hristiyanlığın teşkilatlanıp, yayılma çalışmalarının sürdürüldüğü ilk yedi kentten biri olarak ün yapmıştır. Philedelphia adı, günümüzde özellikle bu bakımdan hatırlanır. Philedelphia, Bizans’ın da önemli bir askeri üssü olmuş ve bu yüzden birçok saldırıya maruz kalmıştır. Fakat şehri çevreleyen sağlam surlar savunmada önemli bir etken olmuştur. Bu dönemlere ait birçok tarihi eserler bulunmakta; ancak bölgenin birinci derecede deprem kuşağında olması nedeniyle birçok eser zaman içinde yıkılmış ve toprak altında kalmıştır. Tarih boyunca Bizanslılar ile Türkler arasında el değiştirme ile sonuçlanan savaşlar sonucunda Alaşehir 1389 yılında Yıldırım Bayezıd tarafından kesin olarak Türk topraklarına katılmıştır. O tarihte Yıldırım Bayezıd Han yüksek bir tepeden şehre bakarak ne “Ala Şehir” diyerek İlçenin Türkçe isim babalığını yapmıştır. Cumhuriyetin İlanına kadar Aydın İli Manisa Sancağına bağlı olan Alaşehir Manisa’nın il olması ile buraya bağlanmıştır. 24 Haziran 1920 tarihinde Yunanlıların işgaline uğramış, 5 Eylül 1922 tarihinde işgalden kurtarılmıştır. Türkiye’nin en verimli ovalarından birine sahip olan ilçenin ekonomisi tarım, hayvancılık, sanayiye dayalıdır. Yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler, üzüm başta olmak üzere, tütün, pamuk, tahıl, armut ve zeytindir. Sultaniye üzümünün yetiştiği nadir bölgelerden biridir. Kaynak: - Marka Şehir Manisa 2013, 251 Bin Dev Öğrenci Kültür Yayını - TÜİK Başkanlığı - Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü
GÖRDES : Nüfusu: 30.341 kişi. Yüzölçümü: 947,44 kilometrekaredir.Manisa merkeze 107 kilometre uzaklıktaki Gördes, doğudan Demirci, güneyden Salihli ve kuzeyden Balıkesir ile komşudur. Gelişmiş kent merkezlerinin arasında kalan ilçenin yarısı ormanlarla kaplıdır. Gördes ilçesinin ne zaman kurulduğu ve ilçenin adının nereden geldiği kesin olarak bilinmemektedir. Şarl Leksiyon’un 1842 tarihinde yazdığı “Küçük Asya” adlı kitapta ilk çağlardan bu yana önemli bir yerleşim bölgesi üzerinde bulunan Gördes’in, İyonluların Atina Kralı Kadüz’ün oğlu tarafından kurulduğu yazılmaktadır. İlk çağlarda Gördes’e Anadolu’nun birçok yerleşim yerlerinde isim olarak kullanılan “Gördes” denilmekteydi. Bugünkü Gördes, Lidya’da bir şehir olup, daha sonraki devirlerde “Julia Gordes” adını almıştır. Gördes ismi yabancı kaynaklarda Guerdez olarak geçer. Evliya Çelebi Gördes’ten “Gördes şehri Köritöz” olarak söz eder. Halk arasında ise, bölgeye ilk yerleşen “Kördost” adlı göçebelerin adının zamanla Gördes’e dönüştüğü ve bölgenin isminin buradan geldiği anlatılmaktadır. Gördes, sırasıyla Persler, Makedonyalılar, Roma İmparatorluğu ve Bizans İmparatorluklarının egemenliklerinde kalmış; 1071 Malazgirt Savaşı’ndan kısa bir süre sonra Türklerin eline geçmiştir. Selçuklu Devleti’nin yıkılmasından sonra Karesi Beyliği’nin sınırları içinde kalmıştır. 1641 yılında Gördes’ten geçen Evliya Çelebi’nin belirttiği gibi; Büyük İskender tarihinden sonra Yankoa Kralının Veledi Nakeplerinden Köritöz adlı kralın elinden Saruhanoğlu Yakuphan tarafından fethedilmiştir. Bedesti Ulaş Bey’e daha sonra Yakup Şah’ın kızının nikahı sonrasında çeyiz yoluyla Yıldırım Bayezid’ın eline, dolayısıyla Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılmıştır. Gördes Kurtuluş Savaşı sıralarında sürekli savaş sahası olmuş ve ilk defa 15 Temmuz 1920’de Yunan kuvvetleri tarafından istila edildikten sonra, 14 ay kadar Yunan işgalinde kalmış ve 5 Eylül 1922’de kurtarılmıştır. Kurtuluş Savaşı tarihinde adından en çok söz edilen kişilerde Gördes kızı Makbule Hanım (Şehit Makbule Hanım) ile Ege’de Kuva-yı Milliye Teşkilatını kuran Hacı Ethem Büke, Gördes’in yetiştirdiği iki önemli isimdir. Gördes, yöreye özgü özellikler taşıyan halılarıyla ünlüdür. Anadolu Türk halılarının düğüm tekniğine isim veren Gördes halıcılığı 17. yüzyıldan itibaren yayılmaya başlamış ve Gördes, Batı Anadolu’nun önemli halı merkezlerinden biri haline gelmiştir. Halı üretiminin ilçeye turistik getirisi oldukça yüksektir. Halıcılık yapan halkın bir başka geçim kaynağı da tütündür. Gördes’e ulaşım yalnızca karayoluyla sağlanmaktadır. Kaynak: - Marka Şehir Manisa 2013, 251 Bin Dev Öğrenci Kültür Yayını - TÜİK Başkanlığı - Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü
SALİHLİ : Nüfusu: 156.330 kişi. Yüzölçümü: 1.272,90 kilometrekaredir. Manisa merkezine 71 kilometre ve İzmir il merkezine 96 kilometre uzaklıkta bulunan Salihli, batıdan Ahmetli, kuzeybatıdan Gölmarmara, kuzeyden Gördes ve Köprübaşı, kuzeydoğudan Demirci, doğudan Kula, güneydoğudan Alaşehir ve güneyden Ödemiş tarafından çevrelenmiştir. Yöre tarihinin çok eskilere dayandığı, baraj gölü yakınlarındaki Sindel ve Çarıklar köyleri civarında bulunan ilk insan ayak izlerinden anlaşılmaktadır. Bilinen en eski yerleşim ise, Salihli’nin 7kilometre batısında yer alan Sardes’tir. M.Ö. 547 yılına kadar Lidya hakimiyetinde olan bu bölge, bu tarihte Perslerin eline geçmiş ve M.Ö. 334 yılına kadar Pers yönetiminde kalmıştır. Bu tarihten sonra sırasıyla Makedonya, Bergama, Roma ve Bizans egemenliğinde kalan yöre, 1300’lerin başında Saruhanoğulları’nın, 1400’de Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetimine gören Sart, Aydın sancağına bağlı bir kaza olmuştur. O tarihlerde Sart kazasına bağlı bir köy olan ve Veled-i Salih adıyla anılan şimdiki ilçe merkezinin, zaman içinde Sart’a oranla daha hızlı bir gelişim göstererek 18. yüzyıl başlarında kasaba, 1872’de ise Saruhan Sancağı’na bağlı kaza olduğu belgelerden anlaşılıyor. 1927 yılında Saruhan Sancağı’nın adının değiştirilmesinden sonra Manisa’ya bağlı en büyük ilçelerden biri durumunda olan Salihli, 24 Haziran 1920- 5 Eylül 1922 tarihleri arasında işgal altında kalmıştır. Yapılan kazılarda çıkan buluntular ve özellikle Lidya dönemine ait eserlerle nam salan ilçe bu yönüyle, tarih ve kültür turizminde ülkemizin önemli merkezlerinden biridir. Hristiyanlığın ünlü ilk 7 kilisesinden biri, Lidya’ya ait antik kent, Anadolu’nun en büyük tümülüsleri olan Bintepeler, ilk banka kabul edilen Artemis ve ilk altın paranın basıldığına dair kalıntılar yörenin uygarlık merkezi olduğunun da kanıtıdır. Modern merkez yapılanması ile dikkat çeken ve çevre ilçelerin ticari ve ekonomi merkezi olan Salihli’de sanayi her geçen gün gelişmektedir. Aynı zamanda verimli tarım alanlarına sahip olan ilçede, üzüm, pamuk, zeytin, meyve, sebze, tahıl, tütün ve çeşitli ağaç fidanları yetiştirilmektedir. Ankara - İzmir karayolu ve Uşak, Afyon - İzmir demiryolları üzerinde bulunan ilçe dağlar ve ovalarla çevrilidir. Gümüş, Kurşunlu ve Alaşehir çayları Gediz nehrine karışır. Ayrıca Demirköprü Barajı da ilçe sınırları içindedir. Ulaşımı hem demir yolu hem de karayolu ile sağlanmaktadır. Uşak-Afyon yönünden gelen ziyaretçiler genelde demir yolunu tercih etseler de E 96 karayolu ile özel ulaşım sağlanmaktadır. Kaynak: - Marka Şehir Manisa 2013, 251 Bin Dev Öğrenci Kültür Yayını - TÜİK Başkanlığı - Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü
KÖPRÜBAŞI : Nüfusu: 14.0451 kişi. Yüzölçümü: 318,23 kilometrekaredir. Köprübaşı ilçesi, Manisa’nın kuzeydoğusunda, Salihli - Demirci karayolu üzerinde yer alır. Kuzeybatısında Gördes, kuzeydoğusunda Demirci, batısında Gölmarmara, güneydoğusunda Demirköprü Baraj Gölü, güneybatısında Salihli, güneyinde Kula ve Alaşehir, doğusunda da Selendi ilçesi ile çevrilidir. Köprübaşı’nda bulunan kalıntılarda ilçenin bakır ve tunç devirlerini yaşadığı anlaşılmaktadır. Bölgede bulunan “Sidas Harabeleri” Frig, Lidya ve Pers İmparatorluklarına ait medeniyetlerin varlığına işaret etmektedir. Bazı tarihçilere göre Köprübaşı çevresinde Etiler’in hüküm sürmüştür. Yöre sonradan Lidya, Pers, Bergama Krallığı ve Saruhanoğulları’nın egemenliğinde kalmıştır. M.Ö. 333 yılından itibaren Makedon Kralı Büyük İskender, M.Ö. 190 yılından sonra ise; Bizans (Doğu Roma) dönemlerini gören ilçe, 1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra, 1074 yılından itibaren Türklerin egemenliğine girmiştir. Anadolu Beyliklerinin emrine 1310 yılından itibaren giren ilçe, 1412 yılına kadar Saruhanoğulları’nın hakimiyetinde kalmıştır. 1920 yılına kadar Osmanlı egemenliğinde kalmıştır. Gediz Nehri üzerinde kurulan Demirköprü Barajının su tutmaya başlaması ve suyun hızla doğu istikametine ilerleyerek Borlu Nahiyesi topraklarını su altında bırakması sonucu, Borlu halkının bir kısmı 1958 den itibaren şu anki Köprübaşı ilçesinin kurulduğu yere yerleşmişlerdir. Esas yerleşim ise 1959 yılında olmuştur. O yıllarda şu anki demir köprünün yerinde iki gözlü beton bir köprü olduğu ve ilçenin adının buradan geldiği bilinmektedir. Manisa’nın kuzeydoğusunda bulunan ilçe, Salihli-Demirci devlet karayolu üzerinde bulunmakta olup, il merkezine 123 kilometre, Salihli’ye 51 kilometre, Demirci’ye 50 kilometre, Gördes’e 36 kilometre uzaklıktadır. İlçe halkının geçim kaynağı tarıma dayanmaktadır. Genel olarak susuz tarım yapılır. Yetiştirilen ürünler arasında çilek, buğday, arpa, zeytin, haşhaş, üzüm ve tütün yetiştiriciliği de yer almaktadır. Kaynak: - Marka Şehir Manisa 2013, 251 Bin Dev Öğrenci Kültür Yayını - TÜİK Başkanlığı - Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü
ŞEHZADELER : Nüfusu 164.649 kişidir.06/12/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6360 Sayılı 13 İlde Büyük Şehir ve 26 İlçe kurulması ile ilgili Yasayla Manisa İlinin Büyük Şehir statüsüne alınmasından dolayı İl merkezinin 2 İlçeye ayrılması sonucu Şehzadeler İlçesi kurulmuştur. Kaynak: TÜİK Başkanlığı
AHMETLİ : Nüfusu: 16.266 kişi. Yüzölçümü: 297,59 kilometrekaredir. Ege Bölgesi’nin iç kısmında yer alan Ahmetli ilçesi; doğusunda Salihli, batısında Turgutlu, kuzeyinde Gölmarmara ve Saruhanlı, güneyinde Ödemiş ilçeleri ile çevrilidir. M.Ö.’ye ait Ahmetli sınırları içinde bir yerleşim bölgesi görülmemektedir. Ancak ilçe genelinde eski mezar odalarını saklayan pek çok yığma tepe mevcuttur. İsa’dan önce 6. yüzyılda yaşamış olan Lidyalılara ait bu höyüklerin çoğu Bintepeler mevkisinde bulunmaktadır. Lidyalıların tümülüsleri (hoyuk-mezar) bulunmaktadır. Miletos ve Efesus’tan başlayan, Orta Anadolu’dan Kızılırmak’tan geçerek Mezopotamya’ya giden “Kral Yolu” Ahmetli’nin içinden geçmektedir. Hititler, İyonlar, Frigyalılar, Lidyalılar, Persler, Makedonyalılar, Romalılar, Bizans ve Anadolu Selçuklu Devletleri, Ahmetli’nin de içinde olduğu bu coğrafyada yaşamışlardır. İlçenin ilk ismi Karacabey iken sonradan Çerkezlerin buraya yerleşmesiyle Beyazıt adını almıştır. 1870 yılı sonlarında resmen nahiye olan ilçenin adı Şehit Ahmetli olarak kayıtlara geçmiştir. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyetin ilanı ile ilçenin adı Ahmetli olarak değiştirilmiştir. Bu ismin kesin olarak nereden alındığı belli olmamakla beraber Karacabey’in diğer adının Ahmetli olması nedeniyle verildiği tahmin edilmektedir. 1875 yılında kurulan Belediye teşkilatı bir ara kaldırılmış ve 1951 yılında yeniden kurularak günümüze kadar gelmiştir. Ahmetli ilçe merkezi İç Anadolu’yu Ege’ye bağlayan E-96 Devlet Karayolu üzerinde kurulmuştur. İlçe merkezinde tüm köylere yaz-kış ulaşım imkanı sağlayan köy yolları mevcuttur. Ahmetli ilçesinden ayrıca demiryolu da geçmektedir. Demiryolu genelde bölgesel yolcu ve yük taşımacılığında kullanılmakta, her gün Basmane-Uşak, Manisa Alaşehir arasında sefer yapılmaktadır. Ağırlıklı olarak tarımla uğraşan Ahmetli’de kuru üzüm, zeytin, domates, biber, tütün, buğday, pamuk yetiştirilmektedir. Ahmetli'nin Manisa'ya uzaklığı 52 km'dir. Kaynak: - Marka Şehir Manisa 2013, 251 Bin Dev Öğrenci Kültür Yayını - TÜİK Başkanlığı - Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü
SOMA : Nüfusu: 105.391 kişi. Yüzölçümü 838,87 kilometrekaredir. İlçenin İl Merkezine Uzaklığı 87 km'dir. Manisa ilinin kuzey kapısı olan Soma’nın kuzeyinde Balıkesir’in Savaştepe ve İvrindi ilçeler, güneyinde Akhisar, doğusunda Kırkağaç, batısında ise Kınık ve Bergama ilçeleri bulunmaktadır. Soma’nın adıyla ilgili herhangi bir kesin bilgi bulunmamakla beraber, bir söylentiye göre; “Sumak” adlı bir yerleşim biriminde yaşayan halkın, şiddetli bir deprem sonrasında, şu an bulundukları alana taşındıkları ve bölgeye Soma adını verdikleri belirtiliyor. Soma Kasabası’nın ilk kuruluş yerinin, Darkale (Tarhala) köyü çevresi olduğu düşünülüyor. Yerleşimin zamanla Darkale’ye (Tarhala’ya) ve oradan da Yassıtepe’ye kaydığı, ilçe merkezinin yer değiştirdiği dile getiriliyor. Bir çok uygarlığın, Soma yakınlarında ve komşu ilçelerde bıraktığı izlerden: Hititlerin, Akaların, Lidyalıların, İranlıların, Makedonyalıların, Bergama Krallığının, Romalıların, Bizanslıların, Selçukluların, Karasioğullarının ve Osmanlıların bu topraklarda yaşadıkları anlaşılıyor. M.Ö. 655 – 546 yılları arasında Lidyalılar’ın egemenliğinde olduğu düşünülen Soma’da, Lidyalılara ait herhangi bir eser ya da bulguya rastlanmamasına rağmen Manisa Müzesi’nde Lidyalılara ait bir kitabe, bu topraklarda ya da yakınlarında yaşadıklarına dair bir ipucu vermektedir. Türklerin Anadolu’ya 1071 yılında girmesinin ardından,1081 yılında Selçuklular İznik’i başkent yaptılar ancak Soma 95 yıl daha Bizanslıların sınırlarında kaldı. 1194 yılında Soma, Anadolu Selçuklu Devleti’nin topraklarına dahil oldu. 1261 yılında Soma ve dolayları bir süre için tekrar Bizans sınırları içine girdi. 1336 yılında Karasi’nin Osmanlılar tarafından parça parça işgal edilmesinden sonra Soma ve dolayları da artık Osmanlı topraklarında yer alıyordu. 1336 yılında Soma ‘Sancak Merkezi’ ilan edildi. Hızır Şah Bey Manisa’ya girip Saruhan Beyliği’ni kurdu. 1402 yılında Soma’nın da dahil olduğu bölge, Timurlenk tarafından işgal edilmiş ve onun belirlediği Cüniyet isimli bir kişi yönetimine verilmişti. 1423 - 1425 yılları arasında Sultan 1. Murat Akhisar’a sefer düzenleyip Cüniyet’in iktidarına son vermişti. Artık Soma Osmanlılar’ın topraklarındadır. 24 Haziran 1920’de Yunan işgaline uğrayan Soma’nın bu durumu 13 Eylül 1922’ye kadar devam etmiştir. İzmir’e 135 kilometre mesafedeki Soma’nın ilçe merkezi, Kırkağaç-Kınık-Savaştepe karayollarının kavşak noktasında ve Bergama-Akhisar karayolu ile İzmir-Bandırma demiryolu üzerindedir. Soma Türkiye’de Kömür İşletmeleri ile adını duyurmuş bir ilçedir. İlçe ekonomisinin temelinde linyit işletmeciliği ve ona bağlı sektörler bulunmaktadır. Bölgede çok kaliteli kömür dışında, çinko, kurşun, manyezit ve bor tuzu yatakları bulunmaktadır. Soma tarımsal yönden de üç ana bölgeye ayrılmaktadır. Bunlar Gediz vadisi, Bakırçay vadisi, Demirci Dağlık bölgeleridir. Kömür havzaları nedeniyle tarım alanları fazla bulunmamaktadır. Kaynak: - Marka Şehir Manisa 2013, 251 Bin Dev Öğrenci Kültür Yayını - TÜİK Başkanlığı - Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü
GÖLMARMARA : Nüfusu: 15.449 kişi. Yüzölçümü: 288,34 kilometrekaredir. Gölmarmara, Ege Bölgesi’nin kuzeybatı kesiminde yer almaktadır. Batısında Saruhanlı ve Manisa, kuzeyinde Akhisar ve Gördes, güneydoğusunda Salihli, güneybatısında Ahmetli ve Turgutlu ile sınırlanmıştır. Gölmarmara sınırları içerisinde ilçenin tarihini belirleyecek herhangi bir kalıntıya rastlanmamıştır. Evliya Çelebi Batı Anadolu seyahatinde eski adı Marmara olan ilçeye de uğramış ve Marmara’nın 11 köyü, bin 200 evi olan bir kasaba olduğunu belirtmiştir. Marmara 1628 yılından itibaren Manisa’ya bağlı olarak görülmektedir. 1987 yılında ilçe olan Marmara, şimdiki ismi olan Gölmarmara’yı çok yakınındaki göl ve mermer ocaklarından almıştır. Bir süre Gölmermere olarak anılan ilçenin ismi daha sonra dile daha kolay geldiği için Gölmarmara olmuştur. Düzlük bir alanda yer alan ilçe verimli topraklara sahiptir. Sanayi ürünleri ve bütün tarla bitkilerinin yetiştirilmesine elverişli olan Gölmarmara’nın ekonomisi tarıma dayalıdır. Pamuk, üzüm, kavun, karpuz, lahana, mısır, zeytin ve her türlü sebze halkın geçim kaynağını oluşturmaktadır. İlçe merkezine 12 kilometre uzaklıkta Marmara Gölü bulunmaktadır. Marmara Gölü, Gölmarmara ile Salihli arasındadır. Doğal bir set gölü olmasına rağmen yapay kanallar vasıtasıyla baraj gölü fonksiyonu kazanmıştır. Göle bağlanan bu kanallar kış aylarında önemli miktarda suyun depolanmasını sağlarken, tarım alanlarına yönelmiş olan kanallar da yaz aylarında sulamaya katılmaktadır. Göl çevresinde 200’ yakın kuş çeşidi bulunmaktadır. Gölde ayrıca sazan balığı üretimi yapılmaktadır. Marmara Gölü ve çevresi sulak alan olarak korumaya alınmıştır. Gölmamara'nın Manisa'ya uzaklığı 66 km'dir. Kaynak: - Marka Şehir Manisa 2013, 251 Bin Dev Öğrenci Kültür Yayını - TÜİK Başkanlığı - Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü
SARUHANLI : Nüfusu: 53.821 kişi. Yüzölçümü: 839,37 kilometrekaredir. Gediz Ovası’nın üzerinde konumlanan Saruhanlı, doğudan Akhisar ve Gölmarmara, batıdan Kınık, güneyden Turgutlu ve Ahmetli, güneybatıdan da Manisa merkez ile çevrilidir. İsimden de anlaşılabileceği gibi 14. yüzyılda Saruhan Beyliği’nin hükmünde bulunan ilçe ismini bu beylikten almıştır. İlçenin adından ilk kez Cevat Paşa Tarihi’nde söz edilmektedir. (1754) İlçenin aydınlığa kavuşmuş tarihi Kurtuluş Savaşı ile başlar. 1918 yılında 150 haneli bir köy olarak görülen ilçe, 7 Eylül 1922 tarihinde düşman işgalinden kurtulmuştur. O zamanlar köy olan ilçe, verimli tarımsal topraklara sahip olduğundan yoğun göçe maruz kalmıştır. Balkan ülkelerinden ve tarımsal alanların genişliğinden faydalanmak isteyen Türklerin adeta akınına uğramıştır. Bu durum gelişimde büyük rol oynamıştır. İstanbul - İzmir karayolunun tam içinden geçmesi nedeniyle Kuzey ve güney yönünden ulaşımlar kara yolu ile çok kolaydır. Bandırma ve Ankara hatlı demiryolunun da ilçeden geçişi alternatif olarak ulaşım sağlamaktadır. Adnan Menderes hava alanından İzmir otogara, oradan da ilçeye giden otobüs firmaları kullanılarak kısa süre içerisinde ulaşılabilecek bir bölgedir. Saruhanlı'nın Manisa'ya uzaklığı 17 km'dir. Kaynak: - Marka Şehir Manisa 2013, 251 Bin Dev Öğrenci Kültür Yayını - TÜİK Başkanlığı - Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü
SARIGÖL : Nüfusu: 36.209 kişi. Yüzölçümü: 356,99 kilometrekaredir. Manisa ilinin güneydoğu ucunda yer alan Sarıgöl, batıda Kula ilçesi, kuzeydoğuda Uşak, doğuda Denizli ve Güneyde Aydın illeri ile komşudur. Ege Bölgesi’nin en eski yerleşim yerlerinden biri olan Sarıgöl’de tarihi kalıntılar ve kitabeler ilçenin Lidyalılar ve İyonluların egemenliğinde kaldığını göstermektedir. Smyrna (İzmir), Magnesia (Manisa), Sardes (Sard), Fiedelfia (Alaşehir) ve Hierapolis’e (Pamukkale) ulaşan Kral Yolu’nun Sarıgöl’den geçmiş, Sarıgöl bu yol üzerinde üçüncü konaklama yeri olarak kullanılmıştır. 2.yüzyılın sonlarına doğru başkenti Sart olan Lidyalıların egemenliğine girmiştir. Daha sonra Romalıların egemenliğine geçen ilçenin bulunduğu bölgede, Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra Bizanslılar hükümdar olmuştur. 1071 Malazgirt Savaşı sonrası Alaşehir ve Sarıgöl çevresi, Selçukluların yıkılmasına kadar bağımsız bir tekfur olarak kalmıştır. Yıldırım Beyazıt’ın Alaşehir ve çevresini Osmanlı topraklarına katmasından sonra Sarıgöl de Osmanlıların hakimiyetine geçmiştir. Uzun yıllar Aydın sancağına bağlı bir zeamet beyliği olan Sarıgöl çevresi I.Meşrutiyetten sonra Alaşehir ilçesine bağlı bir köy, I.Balkan Harbinden sonra belediye olmuştur. 4 Eylül 1957 de ilçe olmuştur. İlçenin toprakları her çeşit ürünün yetişmesinde elverişlidir. En çok üzüm ve tütün yetiştirilmektedir. Sarıgöl, adını dünyaca ünlü sofralık çekirdeksiz Sultaniye üzümü ile duyurmaktadır. Arpa-buğday, elma, şeftali, erik, ceviz, badem, kestane ve sofralık üzüm yetiştirilir. Sarıgöl'ün Manisa'ya uzaklığı 128 km'dir. Kaynak: - Marka Şehir Manisa 2013, 251 Bin Dev Öğrenci Kültür Yayını - TÜİK Başkanlığı - Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü
TURGUTLU : Nüfusu: 148.130 kişi. Yüzölçümü 472,86 kilometrekaredir. Turgutlu; doğusunda Ahmetli, güneyinde Ödemiş ve Bayındır, kuzeyinde Akhisar, batısında İzmir ve Manisa illeri ile komşudur. Turgutlu, Manisa’nın en kalabalık ilçelerinden biridir. Turgutlu yöresinin eskiçağı hakkındaki bilgiler oldukça azdır. Turgutlu civarındaki mevcut höyüklerde henüz arkeolojik kazılar yapılmamıştır. Buna rağmen yörede yapılan yüzey araştırmalarındaki buluntular, bölgenin tarihini M.Ö. 5. ve 4. bin yıllarına kadar çıkarmaktadır. Yörenin M.Ö. 5 binli yıllarda iskan gördüğü, M.Ö. 3 binli yıllarda da yerleşme sayısının oldukça fazla olduğu anlaşılmaktadır. Sırasıyla Trako Frigleri, Ludu Prensleri, Lidya Krallığı, Pers İmparatorluğu, Grekler, Roma ve Osmanlı imparatorluklarının hakim olduğu ilçe, ismini II. Murat döneminde bu topraklar üzerinde bulunan köyde yaşayan Turgud aşiretinden almıştır ve bu isim o dönemden beri değişime uğramamış Turgutlu olarak gelmiştir. 29 Mayıs 1919 tarihinden 7 Eylül 1922 tarihine kadar Yunan işgali altında kalan ve o yıllarda harabeye dönen Turgutlu, 1925-1926 yıllarında dönemin son mimari teknikleri kullanılarak tekrar inşaa edilmiştir. Evliya Çelebi’nin 10 ciltlik “Seyahatname” adlı eserinin 9.cildinde “Evsaf-i şehr-i azim-i Durkutlu” başlığı altında Turgutlu anlatılmaktadır. Ünlü seyyah Turgutlu için “şehr-iazim” ifadesini kullanmıştır. İlçeye karayolu ve demiryoluyla doğrudan ulaşım mümkündür. Güneyinde İzmir-Ankara karayolu kuzeyinde ise Afyon-Uşak-İzmir demiryolu bulunan ilçenin tam merkezinden de İzmir karayolu geçmektedir. Aynı zamanda İzmir’e hava yolu ile seyahat edenler demir yolu ve karayolu ile de Turgutlu’ya kolayca ulaşabilirler. Turgutlu'nun Manisa'ya uzaklığı 31 km'dir. Ege Denizinin 55 km doğusunda olup, denizden yüksekliği 78 metredir. Kaynak: - Marka Şehir Manisa 2013, 251 Bin Dev Öğrenci Kültür Yayını - TÜİK Başkanlığı - Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü
DEMİRCİ : Nüfusu: 43.628 kişi. Yüzölçümü: 1.473,06 kilometrekaredir. Demirci, Ege Bölgesi’nin iç batı Anadolu bölümünde yer alır. Doğu ve kuzeydoğusunda Kütahya, kuzeyinde Balıkesir ili ile sınırı vardır ve güneyinde Selendi, Kula, batısında ise Gördes ile kısmen de Köprübaşı ilçeleri ile çevrili bir konuma sahiptir. Demirci’nin merkezi, eski çağlarda Lydia Bölgesi ile Misis Bölgesi arasında doğal sınır olarak kabul edilen Demirci Dağı’nın batı eteklerinde kurulmuştur. Yontma Taş, Cilalı Taş, Bakır ve Tunç devirlerini yaşamış yerleşim alanıdır. Hitit, Frig, Lidya, Pers, İskender, Bergama, Roma’nın ikiye ayrılmasından sonra Bizans (Doğu Roma) egemenliklerini tanıyan, yeni yerleşimlerle gelişen ilçe, Anadolu Beylikleri döneminde Türk egemenliği altına girmiştir. Bütün Anadolu’nun Türkleşmeye başladığı bir sırada Batı Anadolu’ya bir uç beyi olarak atanan Saruhanoğulları “Gaza ve Cihad” geleneği ve fethedilen yerlerin fethedenlere yurt olarak verilmesi geleneği içinde, Demirci ve Çevresi 1310 yılından sonra Türk egemenliğine girmiştir. Saruhanoğulları’nın hakimiyetinin 1412’de sona ermesi sonucu o tarihten 1920 tarihine kadar, yani Yunan işgaline kadar Osmanlı egemenliğinde kalan Demirci, Saruhan Sancağı’na bağlı olarak 1595 yılına dek veliaht şehzadelerin yönetimi altında bulunmuş bir kaza merkeziydi. İlçenin başlıca geçim kaynakları az miktarda hayvancılık ve tarımdır. Tütün, üzüm, kiraz, zeytin ve elma başlıca tarım ürünleridir. Dünyaca ünlü halı fabrikalarıyla da ekonomiye büyük katkıda bulunur. Son yıllardaki en büyük geçim kaynaklarından birisi de yün cami halısı üretimidir. Dünyanın her kıtasında Demirci’de üretilen yün cami halılarına rastlamak mümkündür. Günlük ulaşımını başta İzmir olmak üzere Salihli, Manisa, Akhisar, Balıkesir, Sındırgı ve Simav üzerinden sağlamaktadır. Bu merkezlere günlük olarak özel firmalar tarifeli seferler düzenlemektedir. Özel araçları ile Demirci’ye gelmek isteyenler için bu merkezlerin dışında Ankara - İzmir E 23 karayolu üzerinden Uşak, Abide, Simav yolu ile Uşak’tan 2 saatte Demirci’ye ulaşılabilir. Demirci'nin Manisa'ya uzaklığı 158 km'dir. Kaynak: - Marka Şehir Manisa 2013, 251 Bin Dev Öğrenci Kültür Yayını - TÜİK Başkanlığı - Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü