katışık durumdaki bir şeyi katışıksız duruma getirmek, arıtmak, temizlemek.

bir ticaret kuruluşunu kapatmak.
görsel

Mısır Prensi

Musa, dünya tarihinin devlerinden biridir. Üç bin üç yüz yıl önce insanlığa sunduğu tektanrıcı inanç, üç büyük 'kitaplı' dinin anası olmuş, böylece, Doğu'nun ve Batı'nın kaderi, bir daha geri dönmemecesine değişmiştir. Kişiliği, Eski Ahit'in ilk beş kitabından anlatıldığı biçimiyle bir efsane yaratmış ve efsane insan Musa'yı öylesine sarıp kuşatılmıştır ki, bazı tarihçiler onun bir 'mit' olduğu kanısına varmış, Musa'nın gerçekten yaşamış bir tarihi kişi olduğundan bile kuşku duymuşlardır. Gerald Messadie, işte onu, gündelik hayatındaki Musa'yı, bir roman örgüsü içinde hayata döndürüyor. Tarihi verilerin ışığında yaptığı tahminlere dayanarak Musa'nın kişiliğini ve yaşadığı düşünülen dönemi Mısır toplumundaki adaletsizlikleri, yolsuzlukları ve kavgaları da gözler önüne seriyor. Kitabın sonuna, Kitabı Mukaddes ve tarih bilgisinden yoksun okurun sorularına cevap verecek dipnot bölümü de eklemiş.
görsel

Bu roman özgür birey olma çabalarını, bir aşkın başlangıcını ve bitişini, gençlikte yaşanan doyumsuz tutkuları, yetişkinliğin getirdiği sürprizleri, neden hiç durmadan arkadaşlarımızla yarıştığımızı, en yakınımızdakilere nasıl ihanet ettiğimizi ve hiçbir şeyin neden "olması gerektiği gibi" olmadığını anlatıyor.

Duygularımızın sözünü dinleyerek kendimize ve çevremizdekilere yaşattığımız acı ve sevinçlerin insan olmanın doğal bir sonucu olduğunu gösteriyor.

Modern dünyanın çelişkili ve bir o kadar da gerçek insanlarını konu alan sürükleyici bir başyapıt...
Veya The Original Sin. Gelişmekte olan ve fakat ne hikmetse yıllardır bir türlü gelişemeyen Türkiye ve benzeri ekonomilerde hatalı politikalar, azalan rezervler ve değer yitiren milli para karşısında yeterli dış borçlanma yapılamaması nedeniyle, “dövizle iç borçlanma” yapmaya yönelmek olarak tanımlanabilir
orjinal hali Kore dizisi olan ardından amerikada the good doctor ismiyle yayınlanan dizinin türkiyede uyarlanmış halidir. savant sendromlu otizmli bir doktorun hastanede yaşadığı olayları ve durumları anlatan dizinin başrollerinde taner ölmez,onur tuna,sinem ünsal,reha özcan, murat aygen, hazal türesan,özge özder, fırat altunmeşe gibi bir çok tanınmış isim bulunuyor.

otizmle ilgili bir farkındalık oluşturmaya başlayan diziye gösterilen ilgi şu an için oldukça iyi görünüyor.
görsel

Duygular ya da Ruh Halleri, Descartes'ın Utretch Üniversitesi'nden tıp profesörü Henricus Regius ve Prenses Elisabeth'le mektuplaşmaları sırasında şekillenmiş, Prenses Elisabeth'in meraklı soru ve sorgulamalarıyla gitgide genişleyerek kapsamlı bir çalışmaya dönüşmüş ve kaleme aldığı son eseri olarak düşünce tarihinde ayrıcalıklı bir yer edinmiştir. İnsanın iç dünyasının mantık örgüsü içinde madde madde çözümlendiği, tecrübenin de işe katılarak tek tek tanımlandığı, deyim yerindeyse insanın duygu dünyasının bir haritasının çıkarıldığı bu eser, beden-ruh ikilemi ve insan psikolojisi konularında çağdaş felsefenin adeta başvuru kaynağı olmuş, başta Spinoza olmak üzere pek çok çağdaş filozofa yepyeni tartışmaların kapısını aralamıştır.
hondrus crispus (genellikle İrlanda yosunu veya karagen yosunu olarak adlandırılır), Avrupa ve Kuzey Amerika'nın Atlantik kıyılarının kayalık kısımlarında bolca büyüyen bir kırmızı alg türüdür
görsel

Colin ile Mary, tatile çıkmış, tutkulu bir çift. Gece vakti yemek yiyebilecekleri bir yer ararken isimsiz şehrin labirent gibi sokaklarında kayboluyorlar. Ansızın karşılarına çıkan, Robert isimli yabancı her şeyi değiştirecek. Robert’in onları götürecek barı ve anlatacak hikâyeleri var. Anlattıkça uzayacak, uzadıkça onları uykusuz bırakacak hikâyeler. Onları takıntının ve vahşetin ortasına savuracak, karanlık hikâyeler...

Çağdaş İngiliz edebiyatının önemli isimlerinden, Man Booker Ödüllü Ian McEwan Yabancı Kucak romanında, ilişkileri ve duyguları öyle etkileyici anlatıyor ki okur gerilimin ve vahşetin boyutu ne olursa olsun bir türlü hikâyenin peşini bırakamıyor.
kullanılan, işe yarayan değersiz şey, saklanan ve kullanılmayan çok değerli şeyden daha iyidir.
]Ahmet Kaya’nın 1957 sonbaharında doğduğu şartlar düşünüldüğünde, ömrünün çoğunu sonbaharlarla geçireceğini tahmin etmek pek de güç değildi aslında. Ne kumaş fabrikasında işçi olarak çalışan babasının dünyayı değiştirmek gibi bir iddiası vardı ne de doğduğu şehir Malatya’nın ve ailenin kırk metrekarelik evinin dünyanın güzelliklerini rahatça görebilecekleri bir penceresi. Belki doğanın her türlü nimetiyle onurlandırdığı topraklardı doğduğu topraklar; ama dünyanın o yöresinde görülebilecek pek bir güzellik yoktu o yıllarda. İkinci Dünya Savaşı’nın iyiden iyiye yoksullaştırdığı Türkiye, küçük Ahmet’in doğumundan üç yıl sonra cumhuriyetin ilk büyük askerî darbesine şahit olacak, idam sehpalarında başbakanlarını, bakanlarını görecekti. Otuz dört yıllık genç cumhuriyet, çok büyük acılara gebeydi. Binlerce yıldır din uğruna, altın uğruna ve hatta bazen bir kadın uğruna onlarca ırktan milyonlarca insanın kanının döküldüğü Anadolu topraklarının acısı dinmeyecekti kim bilir kaç yıl daha.

Beşinci ve son çocuktu Ahmet. Babası Adıyaman’dan Malatya’ya iş bulmak uğruna göç etmiş bir Kürt, annesi çocuklarını namuslu ve iyi yetiştirmeye çalışan bir Türk’tü. Türkiye’nin o yıllardaki özeti gibiydiler yani biraz. Ahmet’in otoriteyle uyuşmazlığı daha dört-beş yaşlarında iken sokakla tanışmasıyla başladı. Sakin ve kendi halinde yaşayan ailenin dünyayla çatışan, dışa dönük ve disipline edilemez bireyiydi o. Sinemaya gidebilmek için dedesinin ayvalarını manava satıyordu bazen, bazen mahallenin başıboş eşeğine binip zamanın en ünlü gazetesinde günlük bant olarak yayımlanan çizgi roman kahramanı Kara Murat olup kötüleri kılıçtan geçiriyordu.

Müziğe olan ilgisini keşfeden babası, Ahmet henüz altı yaşındayken nerdeyse boyu kadar bir bağlamayı doğum günü hediyesi olarak eve getirdi. Ailenin yemek parasından artırılıp alınan bu bağlamanın engellenemez bir fırtınanın ilk esintisi olduğunun kimse farkında değildi elbette. Sanki bir uzvu eksik doğmuştu da Ahmet, o bağlama eve gelince tamamlandı vücudu.

Birkaç ay içinde bağlamadan çıkardığı seslerle tüm aileyi bıktırdı. Oysa ona göre artık sahneye çıkmanın zamanıydı belki de. İnsanlar dinlemiyorsa o, dinleyecek birilerini mutlaka bulacak kadar inatçıydı. İlk konserini, bahçedeki kümeste tavuklara verdi. Tavuklar mutlu oluyor muydu bilinmez; ama Ahmet bu parasız konserleri uzunca bir süre devam ettirdi. İlk gerçek sahnesi içinse dokuz yaşına kadar beklemek durumundaydı.
İngilizce caps “büyük harfler” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük İngilizce capital “başlık, baş para, baş harf” sözcüğünden türetilmiştir.
görsel

Çocukların soruları hiç bitmez! İşte bu yüzden en sık kullandıkları sözcüklerden biri de "Neden" sorusudur. Çocuklar Soruyor, Nobel'liler Cevaplıyor'da çocukların sormaktan hiç bıkmadığı sorulara bu kez anne-babaları değil soru sormayı en iyi bilenler cevap veriyor: Nobel Ödülü sahipleri. Bettina Stiekel editörlüğünde öncelikle çocuklardan sorular toplayarak hazırlanan bu kitapta Şimon Peres'den Dalai Lama'ya, Mikail Gorbaçov'dan Desmond Tutu'ya kendi alanında Nobel Ödülü almaya hak kazanmış pek çok bilim adamı, siyasetçi ve yazar bu kez çocukların en "gerçek" soruları için kolları sıvıyor. İster büyük ister küçük herkesin okumaktan büyük keyif alacağı bir kitap.
görsel


Le Corbusier olarak tanınan Charles-Edouard Jeanneret İsviçre asıllı Fransız mimar. Modernizm'e ve uluslararası tarz'a yaptığı katkılar ile tanındı. Kariyeri uzun yıllar sürdü ve Avrupa'da, Hindistan'da ve Rusya'ya başlıca olmak üzere oldukça mühim binalar inşa etti.
görsel
Kenan Çoban kimdir?
Kenan Çoban, 2 Ocak 1975 yılında Elazığ'da gözlerini dünyaya açtı. Çocukluğunu ve gençliğini Elazığ'da geçirdi. Kendisi Elazığ Ticaret ve Meslek Lisesi mezunudur.

Birçok farklı işlerde çalışan Çoban, Kurtlar Vadisi dizisinin setinde çalışmaya başladı. Burada kendisini ön plana çıkarmayı başaran Çoban böylece ilk dizi deneyimini Kurtlar Vadisi'nde yaşamış oldu. Bu sayede efsanevi Abdülhey karakteri doğdu.

2006 yılında gösterime giren "Kurtlar Vadisi Irak" filminde yine dizide olduğu gibi Abdülhey karakterini canlandırdı. Bir yıl sonraysa TRT1’de yayınlanan "Halil İbrahim Sofrası" adlı komedi dizisine konuk oyuncu olarak katıldı. Koyu bir Trabzonspor hayranı olduğunu belirten ve hobi olarak at binmeyle ilgilenen Kenan Çoban, bir dönem Ankara’da spor işletmeciliği de yaptı.

Atletizm, futbol, tekvando sporlarını ve ata binmeyi seviyor. Boş vakitlerinde spor yapıyor, sinemaya gidiyor. En çok aksiyon filmlerini seviyor. En beğendiği yabancı aktörler Mel Gibson, Tom Cruise ve Al Pacino.

Kenan Çoban, 24 Haziran 2011 tarihinde Denizli'de İstanbul Üniversitesi Konservatuvar bölümü mezunu Dilek Özkan ile evlendi 7 ay sonrada boşandı.

Kenan Çoban son olarak ATV'de ekrana gelen "Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz" dizisinde izleyici karşısına çıkıyor. Kenan Çoban kimdir?
görsel

25 Ocak 1922 - 31 Ağustos 2018), İtalyan genetikçi. Parma Üniversitesi, Pavia Üniversitesi ve daha sonra Stanford Üniversitesinde eğitim veren popülasyon genetikçisi.