görsel


adı Hititçe olan ilk Hitit kralı. Şuppi Hititçe saf, luli ise kaynak anlamındayken; Şuppiluliuma, saf kaynaklı anlamı taşır. Yaklaşık 35 yıl boyunca Yakın Doğu tarihine damgasını vuran Hitit kralı, Hitit Krallığı'nı imparatorluğa dönüştüren hükümdar olarak kabul edilir.
genel olarak cisimleri tutmaya yarayan aygıttır. Ameliyatlarda dokuları tutmakta kullanıldığı gibi güç doğumlarda dölütün başını kavrayıp dışarı çekmeye yarar. 17. yüzyılın başlarında İngiltere'de bulunduğu ve ilk kez kullanıldığı sanılır. Forsepsler başlangıçta düz bir kıskaç biçimindeydi.
Osmanlı'da cinsel yönelim ve ilginin erkek erkeğe ilişki ya da erkek erkeğe sekstir.
Kabaca bu şekilde ifade edilebilir ama işin aslı henüz daha ergenlik dönemine az kalmış ve girmiş erkeklerle birlikte olmak manasına gelir. Hatta Osmanlı zamanında kışın oğlan vücudu, yazın genç kız vücudu önerilir.
Kafamdan atmadım. Daha fazla bilgi edinmek için Rıza Zelyut'un Osmanlı'da oğlancılık kitabını okuyun derim.
Simay Özyiğit
Gerçek adı: Simay Özyiğit
Doğum Tarihi: 07/02/1986 (33 yaşında)
Eğitim Durumu: Lisans
Medeni Hali: Evli (Serkan Özyiğit ile)
Boy: 1.61
Kilo: 50
Burç: Kova
Meslek: Blogger Influencer Stilist
Mezuniyet: 9 Eylül Üniversitesi
Doğum yeri: İzmir Simay Özyiğit Kimdir? Nereli? Kısaca Biyografisi
Simay Özyiğit hakkında merak edilen tüm soruların cevapları. Kaç yaşında? evli mi? eğitimi, kısaca kariyeri, hayatı ve biyografi bilgileri.

1986 yılının Şubat ayında İzmir’de dünyaya gelmiştir. Yaşantısını ailesi ile birlikte İzmir, Karşıyaka’da sürdürmektedir. Tam bir İzmir aşığı olduğunu dile getiren Simay Özyiğit üniversite seçimini dahi İzmir dışında tercihte bulunmamış, 9 Eylül İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden mezun olmuştur. Mezuniyetin ardından yine İzmir’de iş hayatına atılmış ilk olarak televizyon sektöründe SKY Tv’de çocuk programları sunmuştur.

Çalışma Ekonomisi yani İnsan Kaynakları Bölümü’nden mezun olmasına rağmen bu alanı kendisine yakın hissetmemiştir. Diksiyon eğitimi alan güzel isim zaten okul yıllarında da ses tonunun çevresindeki kişiler tarafından çok beğenildiğini dile getirmiştir.

Simay Özyiğit iş hayatı
İş hayatının henüz başlangıcında ilk cv’yi Adecco’ya verecekken, Adecco’nun yan tarafında bulunan Sky Tv’ye giderek ve cv’sini oraya bırakarak şansını değerlendirmiş, ardından aranmış ve mülakatları geçerek işe kabul edilmiştir.

Sosyal medya kariyeri;

Henüz İnstagram yokken bile hayatında bilgisayar ve internet dünyasının sıkı bir kullanısı olan Simay Özyiğit, Facebook’tan sonra instagram daha yeni iken ilk girenlerden ve instagramı çok sevenlerdendir. Görsellik hayatının her evresinde yer almış, içtiği kahve fincanından, giyimine, hatta 3310’lu telefon kılıflarının kıyafetle renginin uyumuna kadar görselliğe her zaman büyük bir önem vermiştir.





Türkiye’nin İlk Dijital Dergisi Evos Angels’ta vermiş olduğu röportaj’da sorulan sorulara verdiği cevaplar.
Blogger’lık kavramı sana göre neyi ifade ediyor?

Blogger’lık ; moda, yaşam stili annelik ve spor gibi kendi seçtiği herhangi bir alanda lider olan ve takipçilerine bir şeyler katmayı hedefleyen kişinin tam zamanlı işidir. Bu kişiler takipçileri tarafından kanaat önderleri olarak da kabul edilirler. Firmalar ve markalar ile yasal çerçevede işbirlikleri yaparak markaların reklam yapmasına veya belli bir ürünü deneyimlemeye aracı olabilirler. Günümüzde kurumsal bir çok marka ve firma daha gerçek hedef kitlelere hitap edebilmek icin blogger’ları tercih ederek kendileriyle çalışırlar. Blogger; yaratıcı, lider, trendleri takip eden ve trend yaratabilen bir kişi olmak zorundadır. Blogger’ın belli bir çalışma saati yoktur. Blogger; sürekli yeni bir şeyler üretmek zorundadır. Tatildeyken bile çalışır, o yüzden bir blogger tanıyorsanız gidip alnına kocaman bir öpücük kondurun çünkü o kişi ağır işçidir.

Paylaşımlarını yaparken en çok neye dikkat ediyorsun?

Paylaşımlarımı yaparken,yani bazen bir fotoğraf paylaşmak için bile 100 kare çekiyorum. İşin arkasında ciddi bir emek var.Ben genelde profosyonel fotoğrafçı arkadaşlarımla çalışıyorum. Bazen saatlerce çekimlerim sürüyor. Shift saati gibi tüm günümü veriyorum diyebilirim. Amacım en iyisini fotoğrafı çekip en güzel. Bu görseli içeriklerle tamamlayıp takipçilerimle paylaşmak.

Birçok firma ile çalışma içerisindesin. Bunları nasıl belirliyorsun? Her firma ile çalışma politikan nedir?

Şuan zaten belli bir level da olduğum için artık firmalar kendileri ulaşıyor.Kimi ajans kanalı ile kimi mail ile. Çalıştığım firmaların bana ve takipçi kitleme uygun olması çok önemli. Her marka ile çalışmıyorum. Kendimi iyi hissettiğim ve gerçekten kullanıp sevdiğim bana iyi gelen ürünleri takipçilerimle paylaşıyorum. Bizler yeni çıkan ürünleri takipçilerimize duyuran aracı kişileriz. Ben cilt bakım uzmanı değilim mesela bana iyi gelen takipçime gelmeyebilir her zaman uzmanlarına danışıp ürün kullandırmaya doğru yönlendiriyorum. Takipçilerim bu durumu çok iyi biliyorlar bu şekilde aramızdaki liyakat olayını da artırtmış oluyoruz ve giderek büyüyen bir aile oluyoruz.

Çok güzel bir ailen var. Eşin ile tanışma hikayen nasıl oldu?

Serkan’la 8 yıl önce ben Sports International’da Satış Müdür Yardımcısı iken ona tesis üyeliği satarken tanıştık. İlk bakışta aşka o güne kadar inanmazdım. İlk kez biri içi ne yakışıklıymış diye içimden geçirdim. Meğer o kişi benim kaderimmiş. İlk anda birbirimizden çok etkilendik. Üyelik yerine bana evlilik cüzdanını imzalattın der hep:) Tanıştığımız ilk gün itibari ile arkadaşlarımızında bulunduğu ortamda akşam dışarı çıktık. Bir baktım o gün sevgili olmuşuz:) Aradan 1 yıl geçtikten sonra da evlendik. 7 yıldız evliyiz ve 3.5 yaşında şeker oğlumuz Kuzey’le artık tam bir aileyiz:)





En büyük destekçiniz kim?
En büyük destekçim sosyal medyayı sevmeyen hiç kullanmayan kendi fotoğraf karelerine bile girmeyen canım eşim desem. Kendisi sevmiyor ama benim çok sevdiğimi, çok mutlu olduğumu bildiği için bana sonsuz destek oluyor.

İzmir’de yaşam zor olmuyor mu? Genellikle İstanbul’da sizin sektör daha yoğun. Nasıl yetişebiliyorsun?

İzmir doğduğum büyüdüğüm ve yaşamımı sürdürmek isteyip yaşlılığımda da kendimi burada hayal ettiğim cennet yer! Üniversite hayatımdan sonra bile az kazancağımı bile bile iş sektörü kısıtlı olan canım İzmir’imi yine tercih ettim ben. Hele ki sosyal medyada tüm kurumsal firmalar İstanbul’da diyebilirim. İzmir geriden takip ediyor bu akımı. Eventlere ve projelere olabildiğince katılmaya çalışıyorum ama yine de İzmir’de yaşamaktan yanayım:) Nasılsa bir uçağa bakıyor İstanbul’a gelişlerim:)

Bir gününüz nasıl geçiyor?

Çocukluğumda da çalışmadan duramayan bir kolumda üç karpuz taşıyan yerinde duramayan hep üreten bir bireydim. Hala öyleyim. Yıllarca kurumsal firmalarda yöneticilik yaptım ama artık kendimi en iyi ifade ettiğim ve sevdiğim işi yapıyorum. İnsan tanımak benim için çok önemli .Her tanıştığım birey bir kitap gibi geliyor. Çoğundan bir çok şey öğreniyorum. Yaşama bakışım öğrendiklerimle şekil alıyor. 3,5 yaşında oğlumla güne merhaba deyip onu okula gönderdikten sonra mutlaka sporumu yapıp, firma görüşmelerime gidiyorum. Çekimim var ise tüm günüm kuaför ve çekim arasında geçiyor. Oğlumu kendim alıyorum okulundan her şeyi Kuzey’in planına göre ayarlıyorum işlerimi bile Kuzey’e göre kanalize ediyorum. Günümü, Kuzey’i aldıktan sonra telefonumla çok sık zaman geçirmemeye, oğlumla beraber aktivite yaparak oğlumla beraber çocukluğuma dönüp ruhumu doyurarak tamamlıyorum.

Bloggerlar arası kıskançlıklar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ben olabildiğince bu olayların dışında kalıp, kulağımı bana yapılan kötü bir söze karşı bile kapatıp,sadece işimi yapmaya çalışıyorum ve bildiğim yolda hedefime doğru sağlam adımlarla ilerliyorum. Çünkü Kaosu hiç sevmeyen; hümanist ve pozitif bir yapım var. Kıskançlık hiçbir zaman kimyamda olmadı, kötü yönlerimi de törpüleyip hayatı daha kolay hale minimalist bir hale getirmeye çalışıyorum. Eğer bir kişi kendi yolunda yürürse, kim o yola taş koyarsa koysun kendini bilen insanın o taşların üzerine basa basa istediği yere dimdik yürüyüp ulaşacağını biliyorum.

Simay Özyiğit ‘in hayattaki en büyük isteği nedir?

Hayattaki en büyük isteklerim hep maneviyattan geçiyor. Ailem iş hayatımın hep üstünde oldu. Bir çok şeyi ailemle karşı karşıya koyduğumda yine ailemi tercih ettim.Çünkü ben gücümü ve başarımı onlardan onlara duyduğum sevgiden alıyorum. En büyük isteğim Kuzey’e mutlu bir gelecek sağlamak, ayakları yere sağlam basan, kimseyi küçümsemeden kendine ve topluma faydalı bir birey olan çocuk yetiştirmek istiyorum. Bunları yaparken de bir nefes kadar yanında olmak istiyorum.

Özellikle tercih ettiğin giyim markaların hangileri?

Her tarza rahatlıkla girebiliyorum ama en çok spor tarzı kendime yakıştırıyorum. En çok tercih ettiğim markalar, Moncler, Juicy Couture, Ralph Lauren ve Zara.

Ne tarz kokular seni yansıtıyor. Severek kullandığın parfümler hangileri?

Hep aynı kokuyu kullanamıyorum niyeyse, ama şu aralar bestim diyebileceğim Maison Francis Kurkdjian. Kokusu ve kalıcılığı inanılmaz.

Hayatta asla affetmem diyeceğin şeyler nelerdir?

Yalan! Sonu gelmeyen ve bir kere yaşadığınızda yine yaşayacağınızın garantisi olan en sevmediğim en tahammül edemediğim şey
1824 senesinde Erzurum’da doğan Ethem Pertev Paşa, Kiğılı Söylemezoğlu Fennî Efendi adlı bir memurun oğludur. İlk öğrenimini babasının vazifeli olarak bulunduğu Gümüşhane, Samsun ve Şebinkarahisar gibi yerlerde gördü.Babasının ölümünden sonra kendisi de devlet hizmetine girdi. Trabzon, İzmir, Rodos, Bursa mektupçuluklarında bulundu. Berlin elçiliğinde başkâtiplik yaptı. Almanca ve Fransızca öğrendi. Avrupa’da bulunduğu sırada, Avrupa kültürünün ve yaşayışının etkisinde kalarak orada gördüklerini Türkiye’ye aktarmak istedi. Fransızca’dan şiir çevirisi yapanların başında yer aldı.Şakacı ve hoşsohbet bir kişi olarak bilinen Pertev Paşa, bu özelliğini hemen hemen bütün yazılarında hissettirdi. Bu sebeple onu ilk Türk mizahçıları arasında saymak da mümkündür. Berlin’den sonra İstanbul’da Bâbıâlî’de çalıştı.Yanya, Serez ve Drama kaymakamlıklarında bulundu. 1864’te Dîvan-ı Muharebâtı Mâliye Âzalığına getirildi. Paşa rütbesiyle Halep Merkez ve Kandiye mutasarrıflıklarında bulundu. İstanbul’da Rüsûmat Meclisi Başkanlığına ve daha sonra Hâriciye Nezâreti Mektupçuluğuna tâyin edildi. 1871’de bâlâ rütbesiyle Serasker Müsteşarı, 1872’de Kastamonu Vâlisi oldu. Kastamonu Vâlisiyken 1872’de öldü.Pertev Paşanın, İslâmiyette evlenme hayâtına, masonluğa, târihe dâir telif ve tercüme risâleleri vardır. Kırmızı Bayrak adlı bir seri makâlesiyle, Türkiye’de Komünizme karşı ilk tepkiyi başlattı. Jean Jacques Rousseau’dan, Voltaire’den ve Victor Hugo’dan şiir tercümeleri bulunan Pertev Paşanın; Itlâkü’l-Efkâr fî Akdi’l-Ebkâr, Emrü’l-Acîb fî Târih-i Ehl-i Salîb, Habnâme ve Lâhikası adlı eserleri vardır.
Kars şehrinin güneydoğusunda ve Arpaçay boyunda bulunan ören yeri. 961-1045 yılları arasında Pakraduni Hanedanlığı'ndan Ermeni hükümdarlarının başkenti olmuştur.
görsel



İnsanlar neden aldatır, dedikodu yapar, ilgi gösterir, paylaşır ve Altın Kural'a uyarlar?

Michael Shermer, gruplarla kabileler büyüyüp şefliklere ve devletlere dönüştükçe, insanların da birçok primat türünde görülen utanç ve güven gibi ahlaki duyarlıkları etik ilkelere dönüştürdüklerini açıklıyor. Dedikodu, dışlama ve diğer gayri resmi yöntemler küçük gruplarda kötü davranışları engellemekte etkili olurken, dinin ve resmi etik yasalarının büyük gruplarda daha iyi işe yaradığını belirtiyor ve ahlak kurallarımızın ilahi bir kaynağın değil, biyolojik mirasımızın ve kültürel tarihimizin bir ürünü olduğu sonucuna varıyor. Paleolitik çağda yaşamış atalarımızın modern insan gibi savaşma ve çevreye zarar verme eğilimi gösterdiklerini kanıtlayan yakın tarihli antropolojik çalışmalardan, sinirbilimcilerin ahlaki kararlar alırken beynimizde neler olup bittiğine dair araştırmalarına kadar uzanan bilimsel delillerden yararlanarak, ahlakla bilim arasındaki yapay ayrımı gidermeye çalışıyor. Oyun kuramının Altın Kural’ın temellerini nasıl attığını, kaos kuramının özgür iradeye bakış açımızı nasıl değiştirdiğini ve bulanık mantığın iyiyle kötü arasındaki ayrımları nasıl aşındırdığını gösteriyor. Ayrıca bilimin "kürtaj, pornografi, klonlama, hayvan hakları gibi" günümüzün en zorlu ahlaki ikilemlerinden bazılarını ele almamıza nasıl yardım edebileceğini irdeliyor.
görsel


“Yaşanan her şey değerlidir!” diye sessizce haykıran Japon sanatı!
Aslında hiçbir şeyin gerçekten kırılmadığı, Antik Japon Felsefesine dayanır. Kitnsugi tekniğini kullanan sanatçılar, kırılmış seramikleri altın ve gümüş ile birleştirerek, yaşanmışlığın özgün ve benzersiz izlerini taşıyan eserler ortaya çıkarırlar. 500 yıllık bir geleneğe sahip olan bu teknik, kırılan objelere kaybettikleri fonksiyonlarını kazandırmanın ötesinde, değerli bir yaşam dersi sunar.
görsel


İran’da edebiyat tutkunu bir öğretim üyesi olan Azer Nefisi, İslam Devrimi’nden sonra başörtüsü takmadığı için Tahran Üniversitesi’nin kapıları yüzüne kapanınca, bazısı tutucu ve dindar, bazısı ilerici ve laik ailelerden gelen, ayrıca içlerinden birkaçı İslam Cumhuriyeti’nin hapishanelerinde yatan yedi kız öğrencisiyle kendi evinde gizli bir edebiyat kulübü kurar ve her perşembe günü düzenli olarak biraraya gelmeye başlarlar. Sokakta dini düzenin tüm baskı ve kurallarını yaşarken, hocalarının evine adım atar atmaz çarşaflarını çıkarıp, pastalar, çaylar ve çiçekler eşliğinde sevinçler, düş kırıklıkları, hayatın dışına sürülen aşklar ve acı tatlı anekdotlardan oluşan apayrı bir âleme dalarlar; derken, Vladimir Nabokov, Henry James, Jane Austen gibi yazarlarla, onların Lolita, Humbert, Daisy Miller, Gatsby gibi roman karakterleri arasında, devrim-sonrası İran’da yaşayan kadınların hayatları ve radikal İslam’ın, tam bir erkek egemenliği ve zulmüyle kadınlara karşı açtığı savaş serilir gözlerimizin önüne, hem de bizzat bu kadınların kendi gözlemleri ve dilleriyle...
toplumsal yaşamda bireyin yararlarını toplumun yararlarından daha üstün, daha önemli gören, birey haklarını savunan tutum, siyasa ve öğretilerin genel adı.

ekonomide, her bireyin özgür olarak kendi ölçülerine göre kendi ekonomik işlerini düzenleyebileceğini savunan, bireyin girişimlerini ve çıkarlarını toplum ve devlet denetiminin dışında bırakmak isteyen görüş.
Payitaht, bir ülkenin başkentini belirtmek için kullanılan kelimedir. Eski yazılarda, Osmanlı döneminde özellikle İstanbul için Payitaht kelimesinin geçtiğini görürüz. Yani "Payitaht İstanbul" denildiğinde "Başkent İstanbul" denilmek istenmektedir.

Payitaht, aynı zamanda tahtın ayakları anlamına da gelir. Burdan hareketle Payitaht kelimesi için taht, yönetici "yan anlamları da" çıkartılabilir.
görsel


önü yakaya kadar düğmeli, kimi zaman vücut hatlarını saran kimi zaman da biraz bolca giyilebilen, dize kadar inen ceket türüdür
görsel

İlk yayımlanmasının ardından geçen on yılda hâlâ güncelliğini koruyan ve tartışmalara uzak kalmayan bir çalışma: Cariyeler, Bacılar, Yurttaşlar
Türkiye’de Kadın Araştırmaları'nda son yıllarda kuşkusuz çok yol alındı. Ancak bu araştırmaların toplumbilim çalışmalarına getirebileceği eleştirel bakışı gözardı eden zihniyetin aşıldığı söylenemez.
Deniz Kandiyotinin 1971-1995 yılları arasında yazdığı çizilmiş yazılarını içeren Cariyeler, Bacılar, Yurttaşlar kırsal kentsel dönüşümün cinsiyet rollerine etkisi, Kemalist feminizmin anlamı cinsiyet rollerinin milliyetçilik devlet ve İslam bağlamında sorgulanması erkek kimliklerinin toplumda iktidar e egemenliğin kurumsallaşmasıyla bağlantısı ataerkilliğin kadınların yanı sıra erkekler üzerindeki baskıcılığı kadın terimi yerine önerilen toplumsal cinsiyet kavramının olanakları bu kavramın modernlik anlayışları çerçevesinde irdelenmesi gibi pek çok konuyu tartışmaya açıyor.
görsel


“Jamaika Biberi” olarak da bilinen ve anavatanı Amerika'nın tropikal bölgeleri olan yenibahar Mersingiller familyasından baharat elde edilen bir bitkidir. Her tarafı kokuludur. Kokusu ve tadı tarçın, karanfil, karabiber ve hindistancevizine benzediği için “Allspice (Tüm baharatlar)” olarak adlandırılır.