görsel


Avusturya Arşidükü, Avusturya İmparatorluk prensi, Macaristan ve Bohemya Krallığı Prensi ve ölümünden önce 1896 yılında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun tahtının varisi oldu. 1895 yılında tanıştığı ve soylu olmayan Sophie Chotek'le 1900 yılında ailesinin karşı çıkmasına rağmen evlendi.
Ömer Halisdemir kimdir? Sorusunun yanıtı gündemde sıkça araştırılmaya başlandı. Peki Ömer Halisdemir'in hayatı neden merak konusu oldu? İşte Türk tarihinde önemli isimlerden biri olan Ömer Halisdemir hakkındaki tüm bilgiler... Ömer Halisdemir kimdir? 15 Temmuz 2016'da kalkıştığı hain darbe girişiminde Tuğgeneral Semih Terzi'yi öldürerek darbe girişiminin seyrini değiştiren isimlerden olan kahraman şehit Ömer Halisdemir'in bugün 44. doğum günü... İşte Ömer Halisdemir'in merak edilen hayatı...

ÖMER HALİSDEMİR KİMDİR?

Ömer Halisdemir, 20 Şubat 1974 tarihinde Niğde'nin Bor ilçesinde dünyaya geldi. Yedi çocuklu bir aileden gelen Ömer Halidemir, Bor ilçesinin Çukurkuyu beldesinde çocukluğunu geçirdi. Okul sonralarında çobanlık yapan Halisdemir, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde Türkiye sınırları içinde ve dışında olmak üzere çeşitli askeri görevlerde bulundu.
Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir, 16 Temmuz 2016 tarihinde Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından yapılan askeri darbe girişimi sırasında Özel Kuvvetler Komutanlığı'na girmeye çalışan darbeci Tuğgeneral Semih Terzi'yi vurarak öldürdü. Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı'nın verdiği emir üzerine darbeci general Semih Terzi'yi vurarak öldüren Ömer Halisdemir, darbe girişiminin seyrini değiştiren isimlerden oldu.

Kahraman Şehit Ömer Halisdemir, darbeci general Semih Terzi'yi öldürdükten sonra, darbeci Binbaşı Fatih Şahin ve darbeci Üsteğmen Mihrali Atmaca'nın otuz kurşunuyla şehit edildi.
ETİKETLER
Ömer Halisdemir kimdir Ömer Halisdemir Ömer Halisdemir nereli Ömer Halisdemir hayatı Ömer Halisdemir nasıl öldü 15 temmuz darbe girişimi Ömer Halisdemir 15 temmuz darbe girişimi
görsel


Sendromun nedeni ise DNA'daki 5. kromozomun kısa kolundaki bir silinmedir. Araştırmalara göre bu sendrom, yeni doğan 20 bin bebekten sadece %1'inde gözüken nadir bir hastalıktır. Cri du chat Fransızcada 'kedi ağlaması' anlamına gelmektedir. Bu sendroma sahip olan bebekler, ağlayan kedilerin çıkardığı seslere benzer tiz bir ses çıkarırlar. Gırtlakta bulunan ve çocukların ağlama sesini etkileyen kromozomun silinmesi nedeniyle anormal bir şekilde gelişim yaşanır. Sendromun semptomları çocuklar büyüdükçe daha da belirginleşir ancak 2 yaşından sonra teşhis edilmesi zordur.

Bu sendroma sahip çocuklarda birçok anormallik de bulunur.

Az da olsa bazı bebeklerde kalp ve böbrek gibi ciddi organ kusurları bulunur veya ölüme yol açabilecek diğer sorunlarla doğabilirler. Çoğu ölümcül neden çocuk 1 yaşına girmeden önce ortaya çıkar. Cri du chat sendromuna sahip olan ve 1 yaşına gelen çocukların yaşam süreleri normal olacaktır ancak büyük olasılıkla yaşamı boyunca fiziksel ve gelişimsel zorluklarla karşılaşacaktır. Cri du chat sendromlu çocukların yaklaşık olarak yarısı iletişim kurmaya yetecek kadar kelime öğrenebiliyor, sosyal bir şekilde yaşayabiliyor.
görsel
Kırk yıla yaklaşan sanat hayatı boyunca Türkiye'nin el üstünde tuttuğu sanatçılardan biri oldu Emel Sayın. Koylara ismini veren mavi gözleri (Marmaris - Datça arasında yer alan ülkemizin eşsiz koylarından biri "Emel Sayın Koyu" ismini taşır), sarı saçları, hanımefendi kişiliği, güleryüzü, sıcak kişiliği ve "bülbül sesi"yle tüm Türk halkının gönlünde taht kurdu. Ve bugüne değin bu özellikleriyle hep gündemde oldu.

Dört çocuklu bir ailenin en büyük çocuğu olan Emel Sayın, 20 Kasım 1945'de Sivas'ta dünyaya geldi. Küçük yaşında şarkıcı olmaya karar veren Sayın, onüç yaşında Arif Sami Toker'den müzik dersleri almaya başladı. Toker'in yetiştirdiği en ünlü ve yetenekli sanatçı oldu. Üç yıl Münir Nurettin Selçuk'tan ders alarak müzik eğitimine devam etti. Çapa Lisesi'nden mezun olduktan sonra üç yıl süresince İstanbul Belediyesi Konservatuarı Şan Bölümü'nde okudu. Bu arada Hürriyet Haber Ajansı'nın açtığı yarışmada Münir Nurettin Selçuk'a ait ağır bir klasik okuyarak "Ses Kraliçesi" seçildi. Henüz onyedi yaşındayken Ankara Gençlik Parkı'nda Necdet Yazar'ın gazinosunda ilk defa sahnelerle tanıştı. 1963 yılında Ankara Radyosu'na imtihanla solist olarak girdi ve yaklaşık yedi yıl hizmet verdi. Ankara seyircisi karşısında iyi bir sınav veren ve sahne tecrübesi kazanan sanatçı, Egemen Bostancı'nın teklifiyle İstanbul müzik piyasasına transfer oldu ve Lalezâr Gazinosu'nda assolist olarak sahne almaya başladı. Bu arada İstanbul Radyosu'na geçti ve İstanbul'a yerleşti. Artık bir yıldız olan Emel Sayın, yoğun bir çalışma dönemine girmişti.

"Ankara'da Köşk Gazinosu'nda çıkıyordum, İstanbul'da da film çekiyordum. Sabah uçağı ile hergün İstanbul'a gelip film çekimlerine katılıyordum. Akşam uçağı ile Ankara'ya gidip programımı yapıyor, iki üç saat uyuyup tekrar İstanbul'a geliyordum." şeklinde anlatıyor o günleri...

Emel Sayın, bir önceki albümün üzerinden üç buçuk yıl geçtikten sonra S Müzik'le anlaşarak sanat hayatındaki yirmibeşinci albümünü çıkardı. 1997 yılında çıkan ve "Başrolde Emel Sayın" adını taşıyan albümde, yetmişli yılların sonlarına kadar başrol oynadığı onbeş filmde yer alan şarkıları yorumladı. Tarık Akan, Metin Akpınar, Zeki Alasya gibi isimlerle oynadığı "Düşman", "Feryat", "Süreyya", "Rüyalar Gerçek Olsa", "Mavi Boncuk", "Feride", "Rüzgar" ve "Gülizar" adlı filmlerde yorumladığı şarkılardan ondördüne yer verdi albümde. Söz ve müziği Yıldırım Gürses'e ait olan, albümün çıkış parçası "Feryat", Emel Sayın'ın sanat hayatındaki ilk video klip olma özelliğini de taşıdı. Deniz Akel tarafından yönetilen klip yüzondört kişilik bir ekiple gerçekleştirildi. Artık Emel Sayın'la özdeşleşen "Mavi Boncuk" albümün en sevilen şarkılarından birisi oldu. Yumuşak, kadife sesiyle yorumladığı parçalardan bir diğeri ise Tanju Okan'la ünlenen "Öyle Sarhoş Olsam Ki" oldu. Müzik yönetmenliğini bestekâr Muzaffer Özpınar'ın aranjörlüğünü ise Osman İşmen'in yaptığı albümde Teoman Alpay'a ait "Ayrılmalıyız Artık", Mehmet Yüzüak ve Bülent Şençalar çalışması "Kemancı", Hulki Saner'e ait "Feride", Ali Tekintüre ve Muzaffer Özpınar imzalı "Tanrım Beni Baştan Yarat", Selami Şahin'a ait "Rüzgar" gibi klasikleşmiş ve akıllarda yer etmiş şarkılar yer aldı.

Emel Sayın mars gezeginine fotografı( Nasa Uzay kurumun sayesinde) gönderilen ilk sanatçı ve Londra Postahanesi'nde pulu çıkarılan tek Türk sanatçısı!

Bir bakıma kırk yıllık sanat hayatını özetleyen albüm üzerine duygularını şöyle dile getiriyor sanatçı: "Eskilerin kokusu var, yaşanmış bir onbeş yıl var bu şarkılarda. Duygularım, küskünlüklerim, sevinçlerim, başağrılarım, hayal kırıklıklarım, filmlerde yaşadığım o heyecanlar var, anılar var. Bu şarkıları okurken de bunları hep yaşadım..."

Emel Sayın, ilk günkü heyecanı ve güzelliğiyle müzik çalışmalarını sürdürüyor...
Yapıştırma işlerinde kullanılan, ince, saydam, bir yüzü yapışkan şerit, selobant.
Yavuz Sultan Selim, Osmanlı İmparatorluğu'nun topraklarını genişletmek istiyordu. Bu yüzden sefere çıkmaya karar vermişti. Özellikle Memlük Sultanlığı topraklarında yer alan Suriye ve Mısır'ı feth etmek için harekete geçti.

Osmanlı ordusu kısa sürede ilerleyişini sürdürüp ilk önce Suriye'nin bazı bölgelerini ele geçirdi. Daha sonrasında ise ilerlemeye devam etti. Yavuz Sultan Selim, Memlük Sultanlığının başındaki Kansu Gavri'ye seferden önce bir mektup göndermişti.

Yavuz Sultan Selim'in göndermiş olduğu mektup karşısında Kansu Gavri ise bu mektuba aldırış bile etmedi. Osmanlı İmparatorluğu'nun ilerleyişini göre Kansu Gavri, olayın ne denli ciddi olduğunun farkına vardı ve Safevi Devleti'nden yardım istedi.

Safevi Devleti'nin başında ise Şah İsmail vardı. Kansu Gavri, Şah İsmail'e bir mektup yazdı. Mektubunda Osmanlı İmparatorluğu2na karşı birlik olmak istediği yazıyordu. Daha sonra Kansu Gavri, Osmanlı ordusunun ilerleyişini durdurmak için ordularını Halep'e doğru çekti.

Bunun üzerine Yavuz Sultan Selim gemi destekli, 60 binlik ordusu ile Suriye'nin sınırlarına kadar gelip dayandı. Yavuz Sultan Selim kararlı bir şekilde Memlük Sultanlığına ilerliyordu ve Suriye'yi çok kısa bir süre içerisinde fethetti.

Böylece Osmanlı ordusu ve Memlük Sultanlığı arasında oldukça çetin bir savaş baş göster. Bu savaşta Kansu Gavri öldürülmüştü. Onun yerine hemen devletin başına Tomanbay getirildi. Bu esnada da Yavuz Sultan Selim ilerleyişine devam etmek istiyordu.

Yavuz Sultan Selim yeni Memlük Sultanı olan Tomanbay'a bir mektup gönderdi. Mektubunda Tomanbay'ın kendisine bağlılık yemini etmesini istiyordu. Ayrıca Kansu Gavri'nin yanlış bir seçim yaptığını ve bundan dolayı Safevi yerine Memlük'e ilerlediğini bildirdi.

Yavuz Sultan Selim, Memlüklülerin kendisine vergi vermesi ve bu fetvayı Memlük'de okutulmasını istiyordu mektubunda. Fakat Tomanbay bu mektupta yazan direktifleri kesin bir şekilde reddetti. Daha sonra da mektubu getiren Osmanlı elçisini infaz etti. Bu olaydan sonra Yavuz Sultan Selim orduları ile birlikte Sina çölüne ayakbastı.

Sina çölü geçilmesi oldukça zordu ve tarihte buradan geçmek isteyip geçemeyen pek çok millet olmuştu. Sıcak, susuzluk, yorgunluk nedeniyle neredeyse her milleti ordularını bu çölde telef etmişti. Fakat Yavuz Sultan Selim'in seferi sırasında Sina çölüne yağmur yağmıştı.

Ridaniye'de konumlanan Memlük ordusu ise Osmanlı ordusunun şehirden geçmesine izin vermemek için harekete geçmişti. 50 bin kişilik ordu, Osmanlı ordusunun gelmesini bekliyordu. Bu esnada Osmanlı ordusu El Mukaddem dağı üzerinden Memlük ordusuna çıkarma yaptı. Memlük ordusunu aniden kıskaca aldı.

Osmanlı ordusunun topları Memlük ordusunun toplarından çok daha iyiydi. Erken saatlerde başlayan savaşta ilk olarak Osmanlı şehri topa tuttu. Karşılıklı top atışları devam ediyordu. Memlük ordusunu çevreleyen Osmanlı ordusu en kısa sürede şehri alma peşindeydi. Yapılan strateji sayesinde de şehri kuşattılar.
Hızır ve İlyas peygamberlerin her yıl buluştuklarına inanılan 6 Mayıs günü.

Her yılın 6 Mayıs gününde kutlanan geleneksel bayram.
Fazıl Ahmet Paşa Medresesi
Samsun Fazıl Ahmet Paşa Medresesi
Samsun’un tarihi mekânları arasındaki Fazıl Ahmet Paşa Medresesi, yıllara meydan okuyan mimarisiyle, her yıl turistlerin ilgi odağı durumundadır.

Fazıl Ahmet Paşa Medresesi
Fazıl Ahmet Paşa Medresesi
Fazıl Ahmet Paşa Medresesi, Vezirköprü ilçesine bağlı olan Yenimahalle’de yer almaktadır. 1661 yılında adını aldığı Fazıl Ahmet Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. Medrese 1664 yılına kadar çok farklı alanlarda kullanılmıştır. Günümüzde ise Halk Kütüphanesi olarak hizmet vermektedir. Kütüphanenin içerisinde çok sayıda Farsça ve Arapça el yazması kitaplar bulunmaktadır.

Samsun’un tarihi ve doğal güzellikleri arasında gezerken Fazıl Ahmet Paşa Medresesi’nin tarihine yakın tanık olmayı unutmayın. Diğer taraftan Mater Dolorosa Katolik Kilisesi, Samsun Büyük Camii ve Gökgöl Camii de ziyaretlerinizi bekliyor olacak.

Samsun Gezilecek Yerler – Tarihi Yerler
Samsun Nerede ?
Samsun Tarihi
Samsun Nüfusu
Samsun Hakkında Genel Bilgiler
SAMSUN
SAMSUNDA GEZİLECEK YERLER
görsel

Bu kitap Darwin'in son büyük eseridir ve evrim kuramında eksik tek nokta olan duyguları ele alır. Önceki eserlerinde insanların diğer hayvanlardan kategorik olarak farklı olmadığını ve dünya üzerindeki bütün canlıların ortak bir atadan geldiğini ispatlayan Darwin, bu eserinde insanlar ve hayvanlarda duyguların nasıl ortaklıklar gösterdiğini analiz ederek hayvan davranışlarını inceleyen bir bilim dalı olan etolojinin de temellerini atmış olur.

"Zaman içinde Darwinci devrim, dünya üzerindeki her eğitimli insanın aklında ve kalbinde emin ve rahat bir şekilde yerini alacaktır, fakat bugün Darwin'in ölümünün üzerinden bir asırdan fazla zaman geçmesine rağmen hâlâ onun parmak ısırtan çıkarımlarla dolu ifadelerini tam olarak hazmedebilmiş değiliz." - Daniel C. Dennett

"Darwinci kuram yalnızca üstün bir açıklama gücüne sahip olmakla kalmaz; açıklamasındaki ekonomikliğin güç dolu zarafeti, dünyanın en unutulmaz başlangıç mitlerine bile üstün gelecek şiirsel bir güzelliği vardır." - Richard Dawkins
görsel


Yayımlandığı günden bu yana dünya edebiyatındaki tüm dengeleri, biçemi, yerleşik kalıp ve anlayışı değiştirmiş, Amerikan kültürünün kalbine saplanmış bir bıçak: Çıplak Şölen. Beat Kuşağı'nın önde gelen ismi; kurgunun en keskin, en tuhaf zekalarından biri olan William S. Burroughs, yalnızca yüzeysel, verili ve görünenle yetinmeyip, altında yatan "gerçeği" bulmak adına zorlu katmanların arasına dalmaya cüret edebilen okuru sıra dışı bir eyleme davet ediyor.

"Çıplak Şölen bir kılavuz, bir Nasıl-Yapmalı kitabıdır... Kara böcek arzuları uçsuz bucaksız başka-gezegen manzaralarına açılır... Cebir kadar çıplak soyut kavramlar daralıp kapkara boka veya bir çift buruşuk cojonese dönüşür...

Nasıl-Yapmalı, uzun koridorun sonundaki kapıyı açmak suretiyle deneyim seviyelerini genişletir... Yalnızca Sessizlikte açılan kapıları... Çıplak Şölen, Okur'dan Sessizlik talep etmektedir. Yoksa kendi nabzını tutacaktır..."