Muhterem Babası:
Hâce Hüseyin Efendi Hazretleri’nin Şahsiyeti (3) Efe Hazretleri’nin sebep-i hayâtı, babası; rûhen ve fikren yetişmesinde mürebîi ve tarîkette ilk rehberi, vesîle-i necâtı olması hasebiyle Hüseyin Efedi Hazretleri’nden bahsetmek: O’nun ilmî ve ledünnî hüviyetini belirtmek yerinde olacaktır.

Hâce Hüseyin Efendi Hazretleri’nin İlmî Hüviyeti: Hüseyin Efendi, beş yaşında iken yetim kaldı. Şefkatli annesi Fâtıma Hanım’ın himâyesinde ilk tahsîlini bitirdi. Yüksek tahsîlini Erzurum’da ilmî i’tibârı yüksek hoca efendilerin derslerine devam ederek tamamladı. Onlardan icâzet aldı. Aldığı icâzetle yetinmeyen Hüseyin Efendi Hazretleri, ilmî kemâlini artırmak niyetiyle İstanbul’a doğru yola çıktı. Uğradığı Of’da, Abbas Efendi nâmındaki bir âlimin nezdinde bir sene kaldı. Bu âlim zât-ı muhterem, Hüseyin Efendi Hazretleri’ne şöyle buyurdu: “Oğlum! Senin artık tahsîle ihtiyâcın yok. Sen bir müderris olarak Erzurum’da âlim yetiştirmek üzere vazifelendirilmiş bir kimsesin. Vaktini zâyi etme, Erzurum’â dön ve bu vazîfeni îfâ et.” Âlim Abbas Efendi’nin bu tavsiyesine uyan Hüseyin Efendi Hazretleri, değerli varlığı annesine hizmet etmek ve âlim yetiştirmek üzere Hasankale’ye döndü.

Hâce Hüseyin Efendi Hazretleri’nin Ledünnî Hüviyeti: Gönlü sâf, rûhen pâk ve nûranî bir insan olan Hâce Hüseyin Efendi Hazretleri, iç âlemindeki ma’nevî zevk ve rûhanî şevkin te’sîriyle şan ve şöhretten kaçarak bir kûşe-i inzivâya ve bir mahal-i tenhâya (yalnızlık köşesine, kendisiyle baş başa kalma mahalline çekilmeyi tercîh etti. Bu rûhanî hâlet ile, Hasankale’nin Kındığı Köyü’nde imâmlık vazîfesi alarak, oraya yerleşti. Bu meyanda kâmil bir müderris olarak, sayısı otuzu bulan talebelerine ilim öğretmekle meşgul oldu.