görsel

Sokakta yürürken bir televizyon muhabiri size pat diye mikrofon uzatıp “En son ne zaman delirdiniz? Ağladınız? Sevindiniz? Merhamet duydunuz? Şımardınız? Âşık oldunuz? Acıdınız? Sinirlendiniz? Gözünüzden yaş gelene kadar güldünüz?” diye sorarsa, bu soruların cümlesine birden “Mine Sota’nın son kitabını okuduğumda.” diye cevap verebilirsiniz.
Bir ömrü bir güne sığdıran bir kelebek gibi, hayattan hayata konan bu kitap, size “Aman çimlere basmayalım, aman turistlere iyi davranalım, vergimizi de ödeyelim…” dışındaki iyilikleri de hatırlatacak, hatırlatmakla da kalmayıp içinizde, herkese merhamet etmek, yamuk yaptıklarımızdan özür dilemek, efendime söyleyeyim sokağa fırlayıp çevrede dolaşan insanları “Hepinizi çook seviyorum, canlarım benim!” diye sımsıkı kucaklayıp çay ısmarlamak, keçi gibi ağaçlara tırmanıp erik toplamak, ıslık çalarak su birikintilerinde zıplamak gibi istekler de doğuracaktır.