görsel


Nöropsikolog, profesör, akademisyen, Nöropsikoloji Derneği kurucusu ve başkanı, 31 Mayıs 1935'te İstanbul Göztepe'de doğdu. Milletvekili ve Milli Eğitim Bakanlarından Dr. İbrahim Öktem'in kızı, Hukuk profesörü Bülent Tanör eşidir. Çocukluğunun yazları hep Göztepe'de anneannesinin köşkünde geçti. Kışları ise, 2 yaşına kadar Sivas'ta, 8 yaşına kadar Zonguldak'ta, Lise bitene kadar da Bursa'da yaşadı. İlkokul 1. sınıfı Zonguldak'ta okudu. Annesinin insiyatifi ile, 6 yaşında piyano öğrenmeye başladı; Bursa'da da bu devam etti. İlkokul 4. sınıftan başlayarak, Bursa'da her sene Mayıs sonunda, Halkevinde piyano konseri verirdi. Şimdi, bir uluslararası kongrenin açılış gününde, piyanoda bir eser çalmış olsa da, belli bir derecede piyano hakimiyeti olmasına rağmen hayatında birinci yeri tutmadığı için piyanoya fazla zaman ayıramıyor.

1954 yılında (o yıllarda Lise eğitimi 12 yıla çıktığından 11 yerine, o da 12 yıl okuyanlardan oldu) Bursa Kız Lisesinden mezun oldu. Çalışkan bir öğrenciydi, hep iftihar listesine geçerdi. Edebiyat ve Kompozisyon en kuvvetli dersiydi, liseler arası kompozisyon yarışmalarında hep birinci olurdu.

1959 Şubatında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu (mezun olmak kendisini korkuttuğu için, Kara Ticaret Hukuku sınavına girmeyip Şubata bırakmıştı). Mezuniyet sonrası Hüseyin Nail Kubalı'nın Anayasa Hukuku kürsüsüne asistan oldu. (Daha sonra aynı kürsüye asistan olacak olan, ilerki zamanların meşhur Anayasa Hukuku hocası, merhum Prof. Dr. Bülent Tanör ile evlendi. Her ikisinin de ikinci evliliğiydi.
gönüllü olarak girdi, sonra kadro tayini çıktı.

Burada Türkiye'nin ilk Klinik Nöropsikoloji Laboratuarını kurdu. Bu laboratuar önce nörologlar arasında, hemen ardından psikiyatristler ve beyin cerrahları arasında kabul gördü. Bu kabulle diğer şehirlerde de tanınarak, bir çok üniversiteden psikologlar nöropsikolog olarak yetiştirilmek üzere yanına gönderilmeye başlandı. Bu laboratuar, Türkiye çapında bir okula dönüştü.

Öget Öktem Tanör, 1993'te doçent, 2000'de profesör oldu. 2008 yılında arkadaşlarıyla Nöropsikoloji Derneğini kurdu; derneğin başkanı seçildi, bu görevi şimdi de sürdürmeye devam etmektedir.

Mimar Sinan Üniversitesinde, İstanbul Ün.Edebiyat Fakültesi Psikoloji bölümünde, gene İst. Ün. Pedagoji fakültesinde, Haliç Üniversitesinde, Okan Üniversitesinde, İstanbul Ticaret Üniversitesinde, Kültür Üniversitesinde, lisans ve yüksek lisans dersleri verdi. 2002'de yaş haddinden emekli olduktan sonra, Bilim Üniversitesinde 2016 Şubatına kadar ders verdi. Ama bu üniversieteyle, sadece dersleri olduğu günler gitmek üzere anlaştı. Çünkü İstanbul (Çapa) Tıp Fakültesi Nöroloji'deki Nöropsikoloji Laboratuarında - hiç para almadan- hasta görmeyi, afazi rehabilitasyonu yapmayı ve stajyer yetiştirmeyi ve diğer üniversitelerdeki derslerini de sürdürüyordu.
Hem hukuk hem psikoloji yüksek öğrenimi gören Prof. Dr. Öget Öktem Tanör, Hukuk- Nöropsikoloji ikilemi konusunda şunları söylüyor:

"15 yaşındaydım, ikisi de doktor olan anne ve babama, bugünkü nöropsikoloji alanını, tabii bilmeden, tarif edip, "Ben, beynimizde ne olduğunu çok merak ediyorum; bir şeye dikkat ederken beyinde ne oluyor, bir şeyi hatırladığımız anda beyinde ne oluyor; bunlar beni çok ilgilendiriyor; onun için Tıp okumak istiyorum" demiştim. Onlar da bana, Tıp Fakültesinde böyle şeyler okutulmadığını söylediler. 16 yaşımdayken annem öldü. Lise biterken babama tekrar aynı şeyi söyledim, o da gene aynı cevabı verdi. Hocalarım bana "Sen iyi yazıyorsun. İyi konuşuyorsun. Hukuk'a git."diyorlardı. Babam da Hukuku önerdi. Böylece Hukuk'a başladım, ama daha ilk gün anfide otururken "Benim burada işim ne! Ben Tıp'ta olmak istiyorum." diye acı acı düşündüğümü hatırlıyorum. Ama Hukuk'ta okurken Tıp'la hep ilişki kurdum. Anatomi, Fizyoloji,Psikiyatri kitapları okuyordum. Hukuk 3. sınıftayken İstanbul Tıp Fakültesindeki Psikiyatri ve Nöroloji derslerine girmeye başladım. Hukuk asistanı olarak New York'taki Columbia University'den 1 yıllık burs kazanıp gittiğimde, orada bu alandaki bilgilerimi daha da geliştirmek olanağı buldum. Dönüşte babama, Tıbba girmek isteğimi söylediğimde, "Bu yaştan sonra olmaz" diye kesin karşı çıktı; ama doktoramı Hukukta değil Psikoloji'de yapmamı kabul etti. Bu alanda kendimi o kadar yetiştirmiştim ki, 1969'da Psikoloji'de asistan olur olmaz, benim teklifim üzerine Fizyolojik Psikoloji dersi vermemi kürsü kabul etti. Asıl talih yüzüme, 1975'te Cenevre dönüşü Cerrahpaşa Tıp Fakültesine doktora öğrencisi olarak kabul edilmemle güldü."