görsel


Amerikalı genetikçi ve botanist Barbara McClintock, mısır üzerinde yaptığı on yıllar süren çalışmaların sonucunda genlerin ve kalıtımın temel özelliklerini ortaya çıkarttı. Çığır açan çalışmaları sayesinde 1983 yılında fizyoloji-tıp dalında Nobel aldı. Connecticut eyaletindeki Hartford’da dünyaya gelen McClintock, annesinin itirazlarına rağmen 1919 yılında Cornell’e gitti. Annesi kolej eğitiminin kızlara uygun olmadığını düşünüyordu. McClintock’un döneminde lisans öğrencileri için sadece bir genetik dersi açılıyordu. Neyse ki bir profesör onun potansiyelini keşfetti ve konuyla ilgili daha ileri düzeyde bir seminer dersine kayıt yaptırmasına izin verdi. 1927 yılında doktorasını tamamladı.

McClintock, Cornell’den ayrıldıktan sonra Missouri Üniversitesi’nde ve Kliforniya Teknoloji Enstitüsü’nde dersler vermeye başladı. 1941 yılında Long Island’daki Cold Spring Harbor Laboratuvarı’nda çalışmaya başladı. Hayatının kalan kısmını burada geçirdi. McClintock’a Nobel kazandıran en önemli başarısı 1940’lı yılların sonunda genetik aktarımın keşfi oldu. Mısırı inceleyerek genetik özelliklerin nesiller arasında eski Mendel modelindeki gibi tamamen tahmin edilebilir bir biçimde aktarılmadığını buldu. Daha sonra DNA olarak adlandırılacak olan genetik materyal iplikçilerinin hücrenin içinde hareket ederek farklı renk ve özelliklerin ortaya çıkmasına neden olduğu kuramı geliştirdi. Genetik bilimin erkek egemen dünyasında McClintock bir köşe taşıydı. Genetic Society’nin ilk kadın başkanı oldu. MacArthur ödülünü kazanan ilk kadınlardan biriydi. Ulusal Bilimler Akademisi’ne seçilen üçüncü kadındı. Doksan yaşında Long Island’da öldü.