(1539; Kadırga - 1600?; Eminönü), Osmanlı dönemine yaşamış hafız ve fıkracı.

görsel


16. yy'ın sonu ve 17.yy'ın başında İstanbul'da yaşamış, fıkraları halk içinde yıllar boyu dilden dile aktarılan ünlü Osmanlı içkicisi, sarhoşudur. İçkiyi yasaklayan lV. Mustafa'ya yazadığı fıkralar, onun bu dönemde yaşadığını gösterir. Eminönünde yaşadığı, ve oraya gömüldüğü kaydedilmiştir.

Nasrettin Hoca'ya benzer şekilde yaptığı fıkralar zaman içinde halk tarafından genişlemiş, halk mizah kültürünün ve aynı zamanda içkiyi seven Bektaşi geleneğinin bir parçası haline gelmiştir.

Çocukken aldığı eğitim ile hafız olmuş, erken yaşta içkiye başladığı için Bekri lakabını almıştır. Uzun boylu iri yarı birisi olduğu bilinmektedir.
IV. Murat ile anısı
Tedbil gezen lV. Murat bir gün Bekri'nin sandalına biner. Bekri'nin içtiği şeyden o da ister. İlk başlarda çekingen olan Bekri, içtiği içkiden ona da verir. lV. Murat ' Ben bunu yasaklamadım mı ? ' diye sorar. Bekri sen kimsin? deyince lV. Murat padişahım der. Bekri hemen testiyi alır ve şöyle der : ' Yeter iki kere içince kendini padişah sandın, bir daha çekersen haşa Allah diyeceksin
- “Başında sarığın var, gel bizim şu cenaze namazını kıldır da cenazemizi kaldıralım...”
- “Ben hoca değilim ki!...”
- “Sarıklı, cüppeli bir adamsın kıldır şu namazı...”
- “Peki o zaman, saf tutun...”
- “Allahuekbeeeer...” Namaz biter ve mevtanın üzerindeki örtüyü kaldırıp kulağına bir şeyler mırıldanır... Halk merakla sorar?...
- “Ne dedin mevtaya?..”
Cevap verir meraklı halka... “Sen şimdi öldün, kurtuldun gidiyorsun ahirete... Eğer orada sana sorarlarsa dünyanın halini, 'BEKRİ MUSTAFA İMAM OLDU' dersin, onlar anlarlar dünyanın halini” dedim.