görsel

“Kentsel” olan bizatihi insan-hayvan ilişkileriyle iç içedir. Modern şehir türler-arası ilişkilerin bir ürünü, “türler-ötesi” bir alan olarak da kavramsallaştırılabilir. Hayvanların şehirdeki mevcudiyeti geçmişte kalmış ya da kırsal alana özgü bir gerçeklik değildir. Evlerimizde, bahçelerimizde, hudut bölgelerinde, çatılarda, parklarda, pencere önlerinde, şehrin gökyüzünde, metruk binalarda, sokaklarda, demiryollarında, kanalizasyon sistemlerinde ve yeraltı dehlizlerinde hayatlarını sürdürürler. Onlarla birlikte yaşadığımız gerçeği sadece bir farkındalık meselesidir. Onlar, “proletarya kadar kente özgü, bürokratlar kadar şehirli”dirler. Bu hayvanları şehir kavrayışımıza dahil etmeyişimiz, bir “hülya”dan kaynaklanır: Şehri, “insanın, içinde yaşadığı dünyayı daha gönlüne göre hale getirmekte en ahenkli ve genel olarak en başarılı girişimi” olarak gösteren bir hülyadır bu.

Elinizdeki derleme, Türkiye şehirlerini hayvanların penceresinden nasıl görebileceğimiz ya da Türkiye’deki şehir kavrayışını hayvanları merkeze alarak nasıl gözden geçirebileceğimize dair fragmanlar sunuyor, fikirler üretiyor.