görsel

1838'de dünyaya geldi. Yeniçeri ağası olan Mehmet Hâlet Efendi’nin oğludur. Tam ismi Süleyman Hüsnü Paşa olup, şiirlerinde Hüsnî mahlasını (takma ad) kullandı. İlköğrenimine mahalle mektebinde başlayan Süleyman Hüsnü, Arapça ile Farsçayı, Beyazıt Camisi’nde dersler veren Mudurnulu İsmail Efendi’den öğrendi. Maçka Askerî Lisesi’nden sonra Harbiye Mektebi Harp Okulu’ni bitirerek (1859) Derviş Mehmet Paşa kuvvetleri içinde Karadağ harekâtına katıldı. Yenipazar (Bosna), Hersek ve İşkodra’da görev aldı. Girit isyanının bastırılmasında 1867'de gösterdiği başarıdan dolayı yarbaylığa yükseltildi. Askerî okulların kurulması ile programlarının düzenlenmesinde büyük çabalar gösterdi.

İstanbul’a döndüğünde, Harp Okulu’na önce matematik, sonra kitabet (kompozisyon) öğretmeni olarak atandı. Bir süre sonra, aynı okulun ders nazırlığına getirildi. Askerî eğitimin yeniden düzenlenerek geliştirilmesinde büyük hizmetleri görülmüş olan Galip Paşa’nın vefatı üzerine, ondan boşalan ve bütün askerî okullardan sorumlu olan Mekâtib-i Askeriye Nazırlığı’na getirildi (1873). Süleyman Paşa’nın asıl büyük hizmeti, bu görevi sırasında başardığı işlerde görülmektedir. Öncelikle, askerî okulların ders programlarını ve müfredatlarını yeniden düzenlemiş ve bu programlara uygun tarih ve dil kitaplarını kaleme almıştır.

Sultan Abdülaziz’in tahttan indirilmesinde önemli rol oynadığını göz önüne alan II. Abdülhamid tarafından mareşallik rütbesiyle Bosna-Hersek komutanlığına atanarak İstanbul’dan uzaklaştırıldı. Bu görevi sırasında Karadağ isyanını bastırdı. Fakat, Tuna ve Balkan orduları Başkomutanı olarak katıldığı Osmanlı-Rus Savaşı’nda (93 Harbi, 1877-78) Osmanlı ordusu yenilgiye uğradı. Rus orduları, Bulgaristan içlerinde ilerleyerek, Şipka Geçidi’ne kadar dayandı. Bu geçidi aşacak olurlarsa, önlerinde Edirne ve İstanbul’a kadar bir engel kalmayacaktı. Bunun üzerine, Süleyman Paşa, birliklerini deniz yoluyla Dedeağaç’a nakletti ve oradan Şıpka Geçidi’ne yürüdü. Burada çok şiddetli çarpışmalar oldu. Artık müşir rütbesini almış bulunan Süleyman Paşa, harekâtı başarı ile yönetti. Ancak, onun gösterdiği kahramanlık, Türk ordusunun yenik düşmesini önleyemedi. Bu savaştan sonra “Şipka Kahramanı” olarak anıldı. Fakat cephe gerisindeki entrikalar, Sultan Abdülhamid’in üzerinde etkili oldu. Böylece yenilginin sorumlusu olarak Süleyman Paşa gösterildi. Tutuklanıp İstanbul’a getirildi ve Taşkışla’ya hapsedildi. Buradaki yargılanması bir yıl kadar sürdü. Sonunda idama mahkûm edildiyse de Sultan Abdülhamid, idam cezasını sürgüne çevirdi. Rütbeleri alınarak gönderildiği (1878) Bağdat’ta on dört sene sürgün hayatı yaşadı. Bağdat’ta hayatını kaybetti ve Musa Kâzım Camisi’nin içindeki Ebu Yusuf Hazretleri mescidinin girişinde toprağa verildi.