görsel

Orada ne çöl, ne kum, ne yılan, ne de örümcek... Yalnızca dev yapraklı palmiyeler, her adım başı buz gibi pınarlar, diz boyu, hatta diz boyundan da yüksek otlar, parıltısı ılımlı bir güneş, geceler gündüz, gündüzler sonsuz... Orada inekler otlar, her dem bahar, otlaklarda keçiler koyunlar; çiçekler her mevsim hoş kokulu; bahar sonsuz, ne karga ne kartal, yalnız günboyu öten bülbüller var... Başta, herkese gülünç, imkansız gelen bu cennet bahçesi tablosunu güneş sonsuza kadar pırıldasın, ne acı ne de ölüm olsun, görülmüş şey mi? - bu mavi gözlü delikanlılar, öyle ballandırarak anlatıyorlardı ki, kendilerine inanılmaya başlandı. Bir yalan eğer sürekli tekrarlanırsa, halk o yalana inanmaya başlar. Çünkü inanç halka gereklidir…

Tarih ile kurmacayı kılı kırk yaran bir dille harmanladığı oyunbaz metinleriyle, Joyce ile Borges arasında bir yerde konumlanan Yugoslav yazar Danilo Kis, 20. yüzyılda Avrupa’nın yetiştirdiği en özgün kalemlerden biri olarak gösteriliyor. Ölüler Ansiklopedisi onun en bilinen kitabı. İçinde aşkın ve ölümün anlamı üzerine efkâr tozları serpen dokuz öykü var. Her birinde ayrı bir tını, aralarında hissedilir bir iç uyum... Bir derlemeden çok, özenle bir araya getirilmiş dokuz parçalık bir albüm tadı var bu kitapta.