görsel


Evin bir odasına çekilip kapıyı kapatmış; yorgun ve sinirli, yığılırcasına oturduğu koltukta, elleri titreyerek yakıyor sigarasını: "Bunalıyorum çocuk," diyor; "büyük bir ıstırap içinde bunalıyorum! Görüyorsun ya, gittiğimiz her yerde durmaksızın dert, şikâyet dinliyoruz. Her yer derin bir yokluk, maddî-manevî bir perişanlık içinde. Beni en çok üzen şey nedir bilir misin? Halkımızın zihninde kökleştirilmiş olan, her şeyi başta bulunandan beklemek alışkanlığı. Herkes büyük bir tevekkül ve rehavet içinde, bütün iyilikleri bir şahıstan, yani şimdi benden bekliyor. Fakat nihayet ben de bir insanım be birader, kutsî bir kuvvetim yoktur ki!" Duruyor. Gözleri dolu: "Kalk, bana bir kahve getirmelerini söyle de, gel..." diyor Hasan Rıza'ya. Gazi'nin, gözyaşlarını görmesin diye kendisini odadan uzaklaştırdığını anlayan Hasan Rıza, kahve söylemek bahanesiyle çıktığında oyalanıyor, hemen dönmüyor odaya.

Çetin Yetkin, Atatürk'ün şimdiye dek üzerinde pek durulmayan çok özel anlarıyla buluşturuyor okuru. Var mısınız Atatürk'le ağlayıp Atatürk'le gülmeye? İşte her biri yüreğimizi titreten yirmidört anlatı ve insan Atatürk.